İçeriğe atla

Yaralama: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Polatinium (mesaj | katkılar)
Polatinium (mesaj | katkılar)
4. satır: 4. satır:
'''Yaralama''' veya yaygın olarak '''adam yaralama''', [[Türk Ceza Kanunu]]'nun 86, 87, 88 ve 89. maddelerinde değinilen [[suç]]tur.<ref name="tck">[http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5237.html Türk Ceza Kanunu] 13.11.2011 tarihinde erişildi.</ref> [[Kast (hukuk)|Kast]]en yaralama ve [[taksir]]le yaralama olarak ikiye ayrılır.
'''Yaralama''' veya yaygın olarak '''adam yaralama''', [[Türk Ceza Kanunu]]'nun 86, 87, 88 ve 89. maddelerinde değinilen [[suç]]tur.<ref name="tck">[http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5237.html Türk Ceza Kanunu] 13.11.2011 tarihinde erişildi.</ref> [[Kast (hukuk)|Kast]]en yaralama ve [[taksir]]le yaralama olarak ikiye ayrılır.


== '''Kasten yaralama:''' ==
# '''Kasten yaralama''', başkasının vücuduna acı vermek veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olmak olarak tanımlanmaktadır. “Kasten yaralama” başlığını taşıyan 86.madde, 765 sayılı ETCK.nun 456/1. ve 4.fıkraları ile 457.maddesini kapsayan bir düzenlemedir. Müessir fiil veya etkili eylem terimi yerine “yaralama” terimi kullanılmış ise de mağdur üzerinde yara, bere, iz oluştuğu takdirde ancak yaralama’dan söz edilebilir. Bu suçun basit halinin “itme” ya da mağdurda hiçbir yara, bere, iz oluşturmayacak biçimde tokatla vurma, saçından tutup çekme, kulağını çekme gibi eylemlerle de oluşabilmesi karşısında “yaralama” terimi sayılan bu halleri karşılamamaktadır ==== II-SUÇLA KORUNAN HUKUKSAL YARAR: ==== Kasten yaralama suçunda korunan hukuksal yarar, kişilerin “vücut bütünlüğü, bedenen şiddet ifade eden muamelelerden korunması hususundaki hakları, bedeni, ruhi ve akli sağlıklarını koruma hakları, acı hissetmeme ve vücudun dış görünüşü­nü koruma, kötü muameleden azade olma hakları”dır. ==== III- SUÇUN KONUSU: ==== Kasten yaralama suçunun maddi konusunu yaşayan herhangi bir insan bedeni oluşturmaktadır. Bu itibarla yaralama suçu sağ olan bir kimseye karşı işlenmelidir. Kasten yaralama suçunun konusu başka bir insanın sağlığı veya beden bütünlü­ğü olduğundan bir insanın kendini yaralaması bu suçu oluşturmaz. Ancak, örneğin sigorta bedelini almak maksadıyla bir işçinin kendini sakatlaması YTCK.nun 158/1-k bendine uyan nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturur. Keza, kişinin askerlikten kaçmak için askerliğe yaramayacak şekilde kendini yaralaması Askeri Ceza Kanunu’nun 79.maddesine uyan suçu oluşturur. Bu itibarla, kişinin belli saiklerle kendini yaralaması bağımsız başka suçların konusunu oluşturabilirse de kendini isteyerek yaralamak 86.maddede tanımlanan suçu oluşturmaz. Bununla birlikte kendini yara­layan kişinin akıl hastalığı veya yaş küçüklüğü gibi nedenlerle kusur yeteneğine sahip olmaması durumunda, yardım eden kişinin YTCK.nun 37/2.maddesine dayalı olarak “dolaylı fail” sayılarak kasten yaralama suçundan cezalandırılması mümkündür. ==== IV- SUÇUN FAİLİ VE MAĞDURU: ==== Kasten yaralama suçu, fail açısından herhangi bir özellik arz etmez. Bu nedenle herkes bu suçun faili olabilir. Ancak failin, mağdurla olan belirli akrabalık ilişkisi (üstsoy, altsoy, eş veya kardeş) veya failin kamu görevlisi olup da kasten yaralama suçunu sahip bulunduğu nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle işlemesi (YTCK 86/3-a ve d bentleri) cezayı ağırlaştıran nitelikli halleri oluşturmaktadır. Bu suçta faillik ve mağdurluk sıfatı birleşemez. Bununla birlikte, üçüncü bir kişinin, cebir ve şiddet, korkutma ve tehdit (28.md.) veya aldatma yoluyla bir başkasının kendisini yaralama­sına yol açması durumunda, suçun işlenmesinde başkasını araç olarak kullanan kişi dolayısıyla faillik (37/2.md.) yoluyla kasten yaralama suçundan sorumlu tutulur. Suçun mağduru yaşayan herhangi bir insan olabilir. Mağdurun beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunması (86/3-b), kamu görevlisi olup da yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle yaralanması (86/3-c) veya mağdu­run, failin üstsoyu, altsoyu, eşi veya kardeşi konumunda yakın akrabalık ilişkisi bulunması (86/3-a), cezayı ağırlaştıran nitelikli hal sayılmıştır. ==== V- SUÇUN MADDİ UNSURU: ==== Kasten yaralama suçunun maddi unsuru, bir başkasının vücuduna acı veren ve­ya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan seçimlik hareket­lerden birinin işlenmesiyle oluşur. Suçun maddi unsurunu oluşturan hareket icra (yapma) biçiminde olabileceği gibi ihmal (yapmama) biçiminde de olabilir. Ancak suçun ihmali bir davranışla işlenmesi halinde faile verilecek olan ceza TCK.nun 88/l.maddesi uyarınca üçte ikisine kadar indirilebilecektir. “Vücuda acı vermek”, mağdurun bedenen acı çekmesini gerektiren her türlü hareketin yapılmasını ifade eder. Failin hareketinin başkasının bedeninde az veya çok acı duymasını sonuçlayacak nitelikte olması yeterlidir. Bu bakımdan, mağdu­run acıya son derece dayanıklı, güçlü bir kimse olması ve bu nedenle kendisine karşı yapılan hareketten fiilen acı duymaması önemli değildir. Önemli olan mağdu­run bedenine yönelik maddi hareketlerin yapılmasıdır. Eğer mağdurun bedenine yönelik etki, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif ise, faile 86/2.fıkra uyarınca suçun basit şekline nazaran daha az ceza verilmesi gerekecektir. Vücuda acı verecek hareket sadece dövmek, vurmak gibi maddi hareketlerle sınırlı olmayıp, bir kimseye kasten çarpmak veya onu itmek şeklindeki hareketleri de kapsayacak biçimde daha geniş anlam taşımaktadır. Bir kimsenin bedenini şiddetle sarsma gibi hareketler de kasten yaralama suçunu oluşturur. Buna karşılık, beden üzerinde herhangi bir vurma niteliği göstermeyen “yakadan tutma, saçını veya sakalını uy­gunsuz biçimde kesme” gibi hareketler bu suçu oluşturmaz. “Sağlığı bozmak”, bir kimsenin mevcut sağlık durumunun kötüye gitmesine sebebiyet vermektir. Mağdurun sağlık durumunun geçici olarak bozulması da bu kavram içinde yer alır. Bir kimseye bilerek ve isteyerek bir hastalık (ömeğin, AİDS, frengi, bel soğuklu­ğu gibi) bulaştırmak, bu konuda özel bir hüküm konulmadığı takdirde, sağlığın bozulmasına yol açması nedeniyle kasten yaralama suçunu oluşturur. “Algılama yeteneğinin bozulması” deyimi ile anlatılmak istenilen, mağdur için normal olan ruhsal durumda meydana gelebilecek olan sapmalardır. Tıp bilimince “akıl hastalığı” sayılmayan, fakat bir kimsenin algılama, düşünme ve iradesine göre hareket etme yeteneklerinde herhangi bir bozukluk meydana getirmeye elverişli olan her hareket bu deyimin kapsamına girer ve suçu oluşturur. Algılama yeteneğinin bozulmasına yol açan hareket aynı zamanda sağlığın bozulması sonucunu da doğurmaktadır. ==== VI-      SUÇUN MANEVİ UNSURU: ==== Suç, doğrudan veya olası kastla işlenebilir. Olası kast halinde ceza TCK 21/2.fıkrası uyarınca indirilir. Bu suçta failin, başkasının vücudunda acı duymasına veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına elverişli bir harekette bu­lunduğunu ve bu davranışın sonucu yaralamanın meydana geleceğini bilmesi ve istemesi ve/veya öngörmesi gerekir. Failin saikinin önemi yoktur. ==== VII-     SUÇUN HUKUKA AYKIRILIK UNSURU: ==== Kasten yaralama suçunda şartların oluşması halinde genel hukuka uygunluk nedenleri uygulanabilir. Kanunun hükmü veya amirin emrinin yerine getirilmesi (TCK 24.md.), meşru savunma ve zorunluluk hali (TCK 25.md.) bu suçta hukuka aykırılığı ortadan kaldıran genel hukuka uygunluk nedenleridir. Mağdurun rızası (TCK 26/2.md.) kasten yaralama suçunda hukuka aykırılığı ortadan kaldıran bir neden değildir. Hakkın kullanılması (TCK 26/1 .md.) hukuka uygunluk nedeni de bu suç bakımından uygulanabilir. Örneğin bazı spor oyunlarında, örneğin boks, güreş, Uzakdoğu sporları, rugby ve amerikan futbolu gibi spor branşlarında cebir ve şiddetin az veya çok ortaya çıkması oyun kuralları gereğidir. Burada amaç, bu sporları en iyi şekilde yerine getirmek olup yoksa karşı tarafı yaralamak değildir. Ancak, spor kuralları dışında bir hareket olduğu takdirde fail eyleminin sonucun­dan sorumlu tutulur. ==== VIII- SUÇA ETKİ EDEN NEDENLER: ==== A) Ağırlatıcı Nedenler: 86.maddenin 3.fıkrasında, ka.sten yaralama suçunun se­çimlik olarak belirlenen ve cezanın ağırlaştırılmasını gerektiren nitelikli şekilleri, bentler halinde sıralanmıştır. Buna göre, kasten yaralama suçunun; Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı, Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan ki­ şiye karşı, Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, Silahla, İşlenmesi halinde, şikayet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu nitelikli hallerden a, b ve c bentlerinde sayılanlar kasten öldürmenin nitelikli halleri (82.md.) olarak da öngörülmüştür. Fıkranın (a) bendindeki akrabalık durum­ları TMK’nun 36.maddesine göre resmi sicil kayıtları esas alınarak belirlenecektir. Beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiden maksat, uyku hali bilinçsizlik, ileri yaşta olma, hastalık gibi nedenlerle mağdurun kasten yaralama fiiline karşı kendisini koruma gücüne sahip olmamasıdır. Fıkranın (c) bendindeki nitelikli halin gerçekleşebilmesi için kamu görevlisinin (6/1-c) yerine getirdiği kamu görevinin gereklerine uygun davranması nedeniyle yaralanması gerekir. Kasten öldürme suçunun çocuğa karşı işlenmesi 82/1-e bendinde nitelikli hal sayıldığı halde, kasten yaralama suçunun mağdurunun çocuk olması başlı başı­na nitelikli bir hal olarak gösterilmemiştir. Bununla birlikte, çocuğa yönelik olarak işlenen kasten yaralama suçunda, çocuğun beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olduğu kabul edilebiliyorsa bu takdirde faile verilecek cezanın 86/3-b bendi uyarınca artırılması gerekir<ref>http://metinpolat.av.tr/kasten-yaralama-sucundan-ne-kadar-ceza-alirim.html</ref>.
başkasının vücuduna acı vermek veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olmak olarak tanımlanmaktadır. “Kasten yaralama” başlığını taşıyan 86.madde, 765 sayılı ETCK.nun 456/1. ve 4.fıkraları ile 457.maddesini kapsayan bir düzenlemedir. Müessir fiil veya etkili eylem terimi yerine “yaralama” terimi kullanılmış ise de mağdur üzerinde yara, bere, iz oluştuğu takdirde ancak yaralama’dan söz edilebilir. Bu suçun basit halinin “itme” ya da mağdurda hiçbir yara, bere, iz oluşturmayacak biçimde tokatla vurma, saçından tutup çekme, kulağını çekme gibi eylemlerle de oluşabilmesi karşısında “yaralama” terimi sayılan bu halleri karşılamamaktadır
# '''Taksirle yaralama'''; yaralama eyleminin, dikkatsiz ve özensiz davranışlar dolayısıyla istenmeden gerçekleşmesidir. MADDE 89.- (1) Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. (2) Taksirle yaralama fiili, mağdurun; Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına, Vücudunda kemik kırılmasına, Konuşmasında sürekli zorluğa, Yüzünde sabit ize, Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma, Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına, Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yansı oranında artırılır. (3) Taksirle yaralama fiili, mağdurun; İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine, Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine, Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına, Yüzünün sürekli değişikliğine, Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine, Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Taksirle yaralama suçunun soruştu­rulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz. ==== I- SUÇLA KORUNAN HUKUKSAL YARAR: ==== Bu suçla korunmak istenilen hukuksal yarar, kişinin vücut bütünlüğüdür. ==== II- SUÇUN KONUSU: ==== Bu suçun maddi konusunu yaşayan bir insan oluşturmaktadır. ==== III- SUÇUN FAİLİ VE MAĞDURU: ==== Suçun faili herhangi bir kimse olabilir. Suçun mağduru da suçun işlendiği sırada yaşayan herhangi bir insan olabilir. Bu suçta mağdur ve fail sıfatları birleşemez. Yani kişinin taksirle kendini yaralaması suç oluşturmaz. ==== IV- SUÇUN MADDİ UNSURU. ==== Suçun maddi unsuru, taksirle başkasının vücuduna acı verme veya sağ­lığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olmaktır. Bu suçun oluşabilmesi için failin taksirli hareket etmesi gerekir. “Taksir”, TCK. nun 22/2.fıkrasında “dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleşti­rilmesi” biçiminde tanımlanmıştır. ==== V- SUÇUN MANEVİ UNSURU: ==== Suçun manevi unsuru taksirdir. Taksirle yaralama suçunda hareket ve sonuç arasında bir nedensellik bağının varlığı cezalandırmanın koşuludur. Nedensellik bağının varlığının kabulü için, failin hareketinden bağımsız bir nedensel serinin sonuca tek başına neden olması gerekir. İster yasalar tarafından konulsun, ister ortak tecrübe ürünü olsun fail söz konusu kurallara aykırı hareket etmesi halinde yaralanma sonucunun doğabileceği öngörülebiliyorsa taksirin varlığından söz edilir. Somut olayda hâkimin nedensellik bağı bakımından bir sonuca varabilmesi için, neticenin öngörülebilir nitelikte olup olmadığını araştırması gerekir. ==== VI- SUÇA ETKİ EDEN NEDENLER: ==== ==== A) AĞIRLATICI NEDENLER: ==== a) Suçun Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Halleri: Maddenin 2. ve 3.fıkralarında taksirle yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış halleri düzenlenmiştir. 89,maddenin 2.fıkrasında düzenlenen ve suçun basit şekline (89/l.fıkraya) göre cezanın yarı oranında artırılmasını gerektiren nitelikli haller, taksirle yaralama fiili­nin, mağdurun; a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıf­lamasına, b) Vücudunda kemik kırılmasına, c) Konuşmasında sürekli zorluğa, d) Yüzünde sabit ize, e) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma, f) Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına, Neden olmasıdır. 89.maddenin 3.fıkrasında düzenlenen ve birinci fıkraya göre belirlenen cezanın bir kat artırılmasını gerektiren nitelikli haller, taksirle yaralama fiilinin, mağdurun; a)İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata gir­mesine, b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine, c) Ko­nuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına, d) Yüzünün sürekli deği­şikliğine, e) Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine, Neden olmasıdır. b) Failin Birden Fazla Kişinin Yaralanmasına Neden Olması: Maddenin 4.fıkrasında, failin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket etmesi nedeniyle birden fazla (iki veya daha fazla) yaralanmasına neden olmasına, cezanın ağırlaştı­rılmasını gerektiren nitelikli hal olarak yer verilmiş, bu durumda verilecek cezanın alt ve üst sınırı belirlenmiştir. c) Suçun Bilinçli Taksirle İşlenmesi: TCK.nun 22.maddesinin 3.fıkrası uyarınca bilinçli taksir halinde hükmedilecek ceza üçte birden yarısına kadar artırılacaktır. Neticeyi öngördüğü halde, sırf şansına veya başka etkenlere, hatta kendi beceri veya bilgisine güvenerek hareket eden kimsenin tehlike hali, bunu öngörmemiş olan kimsenin tehlike hali ile bir tutulamayacağından, böylece adi taksir ile bilinçli taksir arasındaki ceza adaleti de sağlanmış olmaktadır. TCK.nun 61/2.fıkrasına göre suçun bilinçli taksirle işlenmesi nedeniyle artırım temel ceza üzerinden yapılacaktır. ==== B) CEZA VERİLMEYEN VE CEZADA İNDİRİM ÖNGÖRÜLEN HAL: ==== TCK’nun taksiri düzenleyen 22.maddesinin 6.fıkrasına göre; “Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımın­dan, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir”. Bu hükmün uygulanabilmesi için, fiilden dolayı münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu itibariyle zararlı neticenin meydana gelmiş olması gerekir. Böyle bir netice ile birlikte söz konusu durumlara ilişkin bulunmayan başka bir netice de meydana gelmişse 22/6.fıkra hükmü uygulanamayacaktır. Bu hükmün uygulanması bakımından önemli olan, olayda yaralananın sanıkla olan akrabalık ilişkisinin ya­kınlığı veya uzaklığı değildir. Taksirle sebebiyet verilen suçtan dolayı bir cezaya hükmedildiği takdirde, kişinin kendisine yüklenen diğer yükümlülükleri yerine getirme imkânının bulunup bulunmaması göz önünde bulundurulacaktır. Örneğin, taksirli bir fiil sonucu eşi, çocuğu, kardeşi yaralanan failin ayrıca cezalandırılması yoluna gidilmesi, failin ailesi üzerindeki bakım ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirmeme sonucunu doğuracaktır. Bu nedenlerle, anılan durumlarda 22/6.fıkra hükmünün uygulanması mümkündür. ==== VII- KOVUŞTURMA, GÖREVLİ MAHKEME, SUÇUN YAPTIRIMI VE DAVA ZAMANAŞIMI: ==== Kovuşturma: Maddenin 5.fıkrası hükmüne göre taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması kural olarak şikâyete bağlı olduğu halde, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi bilinçli taksir halinde şikâyete bağlı olmayıp re’sen soruşturulup kovuşturulacaktır. Görevli Mahkeme: 5235 sayılı Kanunun 10. ve ll.maddelerine göre, taksirle yaralama suçu dolayısıyla açılan davaya bakma görevi, 89,maddenin 1., 2. ve 3.fıkralarına uyan eylemlerde sulh ceza, 4.fıkradaki nitelikli halde ise asliye ceza mahkemesidir. Suçun Yaptırımı: Maddenin 1.fıkrasında tanımlanan taksirle yaralama suçu­nun basit halinin yaptırımı, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası veya adli para cezasıdır. Hâkim, somut olayın özelliklerine ve taksirin yoğunluğuna göre bu seçimlik ceza­lardan birini tercih ederek ceza tayin edebilir. Bilinçli taksir halinde temel ceza üçte birden yarısına kadar artırılacaktır. Maddenin 2.fıkrasındaki nitelikli hallerde, birin­ci fıkraya göre belirlenen ceza, yansı oranında, 3.fıkradaki nitelikli hallerde ise bir katı artırılacaktır. Maddenin 4,fıkrasındaki nitelikli halde faile verilecek ceza altı aydan üç yıla kadar hapis cezasıdır. TCK.nun 22/4.fıkrasına göre, verilecek olan ceza, failin kusuruna göre iki sınır arasında belirlenecektir. d) Dava Zamanaşımı: TCK.nun 66/1-e bendi uyarınca, bu suçun basit ve nite­likli hallerinde dava zamanaşımı süresi sekiz yıldır<ref>http://metinpolat.av.tr/taksirle-yaralama-sucundan-ne-kadar-ceza-alirim.html</ref>.

=== SUÇLA KORUNAN HUKUKSAL YARAR ===
Kasten yaralama suçunda korunan hukuksal yarar, kişilerin “vücut bütünlüğü, bedenen şiddet ifade eden muamelelerden korunması hususundaki hakları, bedeni, ruhi ve akli sağlıklarını koruma hakları, acı hissetmeme ve vücudun dış görünüşü­nü koruma, kötü muameleden azade olma hakları”dır.

==== SUÇUN KONUSU ====
Kasten yaralama suçunun maddi konusunu yaşayan herhangi bir insan bedeni oluşturmaktadır. Bu itibarla yaralama suçu sağ olan bir kimseye karşı işlenmelidir. Kasten yaralama suçunun konusu başka bir insanın sağlığı veya beden bütünlü­ğü olduğundan bir insanın kendini yaralaması bu suçu oluşturmaz. Ancak, örneğin sigorta bedelini almak maksadıyla bir işçinin kendini sakatlaması YTCK.nun 158/1-k bendine uyan nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturur. Keza, kişinin askerlikten kaçmak için askerliğe yaramayacak şekilde kendini yaralaması Askeri Ceza Kanunu’nun 79.maddesine uyan suçu oluşturur. Bu itibarla, kişinin belli saiklerle kendini yaralaması bağımsız başka suçların konusunu oluşturabilirse de kendini isteyerek yaralamak 86.maddede tanımlanan suçu oluşturmaz. Bununla birlikte kendini yara­layan kişinin akıl hastalığı veya yaş küçüklüğü gibi nedenlerle kusur yeteneğine sahip olmaması durumunda, yardım eden kişinin YTCK.nun 37/2.maddesine dayalı olarak “dolaylı fail” sayılarak kasten yaralama suçundan cezalandırılması mümkündür.

===== SUÇUN FAİLİ VE MAĞDURU =====
Kasten yaralama suçu, fail açısından herhangi bir özellik arz etmez. Bu nedenle herkes bu suçun faili olabilir. Ancak failin, mağdurla olan belirli akrabalık ilişkisi (üstsoy, altsoy, eş veya kardeş) veya failin kamu görevlisi olup da kasten yaralama suçunu sahip bulunduğu nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle işlemesi (YTCK 86/3-a ve d bentleri) cezayı ağırlaştıran nitelikli halleri oluşturmaktadır. Bu suçta faillik ve mağdurluk sıfatı birleşemez. Bununla birlikte, üçüncü bir kişinin, cebir ve şiddet, korkutma ve tehdit (28.md.) veya aldatma yoluyla bir başkasının kendisini yaralama­sına yol açması durumunda, suçun işlenmesinde başkasını araç olarak kullanan kişi dolayısıyla faillik (37/2.md.) yoluyla kasten yaralama suçundan sorumlu tutulur. Suçun mağduru yaşayan herhangi bir insan olabilir. Mağdurun beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunması (86/3-b), kamu görevlisi olup da yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle yaralanması (86/3-c) veya mağdu­run, failin üstsoyu, altsoyu, eşi veya kardeşi konumunda yakın akrabalık ilişkisi bulunması (86/3-a), cezayı ağırlaştıran nitelikli hal sayılmıştır.

====== SUÇUN MADDİ UNSURU ======
Kasten yaralama suçunun maddi unsuru, bir başkasının vücuduna acı veren ve­ya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan seçimlik hareket­lerden birinin işlenmesiyle oluşur. Suçun maddi unsurunu oluşturan hareket icra (yapma) biçiminde olabileceği gibi ihmal (yapmama) biçiminde de olabilir. Ancak suçun ihmali bir davranışla işlenmesi halinde faile verilecek olan ceza TCK.nun 88/l.maddesi uyarınca üçte ikisine kadar indirilebilecektir. “Vücuda acı vermek”, mağdurun bedenen acı çekmesini gerektiren her türlü hareketin yapılmasını ifade eder. Failin hareketinin başkasının bedeninde az veya çok acı duymasını sonuçlayacak nitelikte olması yeterlidir. Bu bakımdan, mağdu­run acıya son derece dayanıklı, güçlü bir kimse olması ve bu nedenle kendisine karşı yapılan hareketten fiilen acı duymaması önemli değildir. Önemli olan mağdu­run bedenine yönelik maddi hareketlerin yapılmasıdır. Eğer mağdurun bedenine yönelik etki, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif ise, faile 86/2.fıkra uyarınca suçun basit şekline nazaran daha az ceza verilmesi gerekecektir. Vücuda acı verecek hareket sadece dövmek, vurmak gibi maddi hareketlerle sınırlı olmayıp, bir kimseye kasten çarpmak veya onu itmek şeklindeki hareketleri de kapsayacak biçimde daha geniş anlam taşımaktadır. Bir kimsenin bedenini şiddetle sarsma gibi hareketler de kasten yaralama suçunu oluşturur. Buna karşılık, beden üzerinde herhangi bir vurma niteliği göstermeyen “yakadan tutma, saçını veya sakalını uy­gunsuz biçimde kesme” gibi hareketler bu suçu oluşturmaz. “Sağlığı bozmak”, bir kimsenin mevcut sağlık durumunun kötüye gitmesine sebebiyet vermektir. Mağdurun sağlık durumunun geçici olarak bozulması da bu kavram içinde yer alır. Bir kimseye bilerek ve isteyerek bir hastalık (ömeğin, AİDS, frengi, bel soğuklu­ğu gibi) bulaştırmak, bu konuda özel bir hüküm konulmadığı takdirde, sağlığın bozulmasına yol açması nedeniyle kasten yaralama suçunu oluşturur. “Algılama yeteneğinin bozulması” deyimi ile anlatılmak istenilen, mağdur için normal olan ruhsal durumda meydana gelebilecek olan sapmalardır. Tıp bilimince “akıl hastalığı” sayılmayan, fakat bir kimsenin algılama, düşünme ve iradesine göre hareket etme yeteneklerinde herhangi bir bozukluk meydana getirmeye elverişli olan her hareket bu deyimin kapsamına girer ve suçu oluşturur. Algılama yeteneğinin bozulmasına yol açan hareket aynı zamanda sağlığın bozulması sonucunu da doğurmaktadır.

====== SUÇUN MANEVİ UNSURU ======
Suç, doğrudan veya olası kastla işlenebilir. Olası kast halinde ceza TCK 21/2.fıkrası uyarınca indirilir. Bu suçta failin, başkasının vücudunda acı duymasına veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına elverişli bir harekette bu­lunduğunu ve bu davranışın sonucu yaralamanın meydana geleceğini bilmesi ve istemesi ve/veya öngörmesi gerekir. Failin saikinin önemi yoktur.

====== SUÇUN HUKUKA AYKIRILIK UNSURU ======
Kasten yaralama suçunda şartların oluşması halinde genel hukuka uygunluk nedenleri uygulanabilir. Kanunun hükmü veya amirin emrinin yerine getirilmesi (TCK 24.md.), meşru savunma ve zorunluluk hali (TCK 25.md.) bu suçta hukuka aykırılığı ortadan kaldıran genel hukuka uygunluk nedenleridir. Mağdurun rızası (TCK 26/2.md.) kasten yaralama suçunda hukuka aykırılığı ortadan kaldıran bir neden değildir. Hakkın kullanılması (TCK 26/1 .md.) hukuka uygunluk nedeni de bu suç bakımından uygulanabilir. Örneğin bazı spor oyunlarında, örneğin boks, güreş, Uzakdoğu sporları, rugby ve amerikan futbolu gibi spor branşlarında cebir ve şiddetin az veya çok ortaya çıkması oyun kuralları gereğidir. Burada amaç, bu sporları en iyi şekilde yerine getirmek olup yoksa karşı tarafı yaralamak değildir. Ancak, spor kuralları dışında bir hareket olduğu takdirde fail eyleminin sonucun­dan sorumlu tutulur.

====== SUÇA ETKİ EDEN NEDENLER ======
A) Ağırlatıcı Nedenler: 86.maddenin 3.fıkrasında, ka.sten yaralama suçunun se­çimlik olarak belirlenen ve cezanın ağırlaştırılmasını gerektiren nitelikli şekilleri, bentler halinde sıralanmıştır. Buna göre, kasten yaralama suçunun; Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı, Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan ki­ şiye karşı, Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, Silahla, İşlenmesi halinde, şikayet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu nitelikli hallerden a, b ve c bentlerinde sayılanlar kasten öldürmenin nitelikli halleri (82.md.) olarak da öngörülmüştür. Fıkranın (a) bendindeki akrabalık durum­ları TMK’nun 36.maddesine göre resmi sicil kayıtları esas alınarak belirlenecektir. Beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiden maksat, uyku hali bilinçsizlik, ileri yaşta olma, hastalık gibi nedenlerle mağdurun kasten yaralama fiiline karşı kendisini koruma gücüne sahip olmamasıdır. Fıkranın (c) bendindeki nitelikli halin gerçekleşebilmesi için kamu görevlisinin (6/1-c) yerine getirdiği kamu görevinin gereklerine uygun davranması nedeniyle yaralanması gerekir. Kasten öldürme suçunun çocuğa karşı işlenmesi 82/1-e bendinde nitelikli hal sayıldığı halde, kasten yaralama suçunun mağdurunun çocuk olması başlı başı­na nitelikli bir hal olarak gösterilmemiştir. Bununla birlikte, çocuğa yönelik olarak işlenen kasten yaralama suçunda, çocuğun beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olduğu kabul edilebiliyorsa bu takdirde faile verilecek cezanın 86/3-b bendi uyarınca artırılması gerekir<ref>http://metinpolat.av.tr/kasten-yaralama-sucundan-ne-kadar-ceza-alirim.html</ref>.

== '''Taksirle yaralama''' ==
Yaralama eyleminin, dikkatsiz ve özensiz davranışlar dolayısıyla istenmeden gerçekleşmesidir.

MADDE 89.- (1) Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. (2) Taksirle yaralama fiili, mağdurun; Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına, Vücudunda kemik kırılmasına, Konuşmasında sürekli zorluğa, Yüzünde sabit ize, Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma, Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına, Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yansı oranında artırılır. (3) Taksirle yaralama fiili, mağdurun; İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine, Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine, Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına, Yüzünün sürekli değişikliğine, Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine, Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Taksirle yaralama suçunun soruştu­rulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz.

=== SUÇLA KORUNAN HUKUKSAL YARAR ===
Bu suçla korunmak istenilen hukuksal yarar, kişinin vücut bütünlüğüdür.

==== SUÇUN KONUSU ====
Bu suçun maddi konusunu yaşayan bir insan oluşturmaktadır.

===== SUÇUN FAİLİ VE MAĞDURU =====
Suçun faili herhangi bir kimse olabilir. Suçun mağduru da suçun işlendiği sırada yaşayan herhangi bir insan olabilir. Bu suçta mağdur ve fail sıfatları birleşemez. Yani kişinin taksirle kendini yaralaması suç oluşturmaz.

====== SUÇUN MADDİ UNSURU ======
uçun maddi unsuru, taksirle başkasının vücuduna acı verme veya sağ­lığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olmaktır. Bu suçun oluşabilmesi için failin taksirli hareket etmesi gerekir. “Taksir”, TCK. nun 22/2.fıkrasında “dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleşti­rilmesi” biçiminde tanımlanmıştır.

====== SUÇUN MANEVİ UNSURU ======
Suçun manevi unsuru taksirdir. Taksirle yaralama suçunda hareket ve sonuç arasında bir nedensellik bağının varlığı cezalandırmanın koşuludur. Nedensellik bağının varlığının kabulü için, failin hareketinden bağımsız bir nedensel serinin sonuca tek başına neden olması gerekir. İster yasalar tarafından konulsun, ister ortak tecrübe ürünü olsun fail söz konusu kurallara aykırı hareket etmesi halinde yaralanma sonucunun doğabileceği öngörülebiliyorsa taksirin varlığından söz edilir. Somut olayda hâkimin nedensellik bağı bakımından bir sonuca varabilmesi için, neticenin öngörülebilir nitelikte olup olmadığını araştırması gerekir.

====== SUÇA ETKİ EDEN NEDENLER ======

====== A) AĞIRLATICI NEDENLER: ======
a) Suçun Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Halleri: Maddenin 2. ve 3.fıkralarında taksirle yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış halleri düzenlenmiştir. 89,maddenin 2.fıkrasında düzenlenen ve suçun basit şekline (89/l.fıkraya) göre cezanın yarı oranında artırılmasını gerektiren nitelikli haller, taksirle yaralama fiili­nin, mağdurun; a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıf­lamasına, b) Vücudunda kemik kırılmasına, c) Konuşmasında sürekli zorluğa, d) Yüzünde sabit ize, e) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma, f) Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına, Neden olmasıdır. 89.maddenin 3.fıkrasında düzenlenen ve birinci fıkraya göre belirlenen cezanın bir kat artırılmasını gerektiren nitelikli haller, taksirle yaralama fiilinin, mağdurun; a)İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata gir­mesine, b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine, c) Ko­nuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına, d) Yüzünün sürekli deği­şikliğine, e) Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine, Neden olmasıdır. b) Failin Birden Fazla Kişinin Yaralanmasına Neden Olması: Maddenin 4.fıkrasında, failin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket etmesi nedeniyle birden fazla (iki veya daha fazla) yaralanmasına neden olmasına, cezanın ağırlaştı­rılmasını gerektiren nitelikli hal olarak yer verilmiş, bu durumda verilecek cezanın alt ve üst sınırı belirlenmiştir. c) Suçun Bilinçli Taksirle İşlenmesi: TCK.nun 22.maddesinin 3.fıkrası uyarınca bilinçli taksir halinde hükmedilecek ceza üçte birden yarısına kadar artırılacaktır. Neticeyi öngördüğü halde, sırf şansına veya başka etkenlere, hatta kendi beceri veya bilgisine güvenerek hareket eden kimsenin tehlike hali, bunu öngörmemiş olan kimsenin tehlike hali ile bir tutulamayacağından, böylece adi taksir ile bilinçli taksir arasındaki ceza adaleti de sağlanmış olmaktadır. TCK.nun 61/2.fıkrasına göre suçun bilinçli taksirle işlenmesi nedeniyle artırım temel ceza üzerinden yapılacaktır.

====== B) CEZA VERİLMEYEN VE CEZADA İNDİRİM ÖNGÖRÜLEN HAL ======
TCK’nun taksiri düzenleyen 22.maddesinin 6.fıkrasına göre; “Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımın­dan, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir”. Bu hükmün uygulanabilmesi için, fiilden dolayı münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu itibariyle zararlı neticenin meydana gelmiş olması gerekir. Böyle bir netice ile birlikte söz konusu durumlara ilişkin bulunmayan başka bir netice de meydana gelmişse 22/6.fıkra hükmü uygulanamayacaktır. Bu hükmün uygulanması bakımından önemli olan, olayda yaralananın sanıkla olan akrabalık ilişkisinin ya­kınlığı veya uzaklığı değildir. Taksirle sebebiyet verilen suçtan dolayı bir cezaya hükmedildiği takdirde, kişinin kendisine yüklenen diğer yükümlülükleri yerine getirme imkânının bulunup bulunmaması göz önünde bulundurulacaktır. Örneğin, taksirli bir fiil sonucu eşi, çocuğu, kardeşi yaralanan failin ayrıca cezalandırılması yoluna gidilmesi, failin ailesi üzerindeki bakım ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirmeme sonucunu doğuracaktır. Bu nedenlerle, anılan durumlarda 22/6.fıkra hükmünün uygulanması mümkündür.

====== KOVUŞTURMA, GÖREVLİ MAHKEME, SUÇUN YAPTIRIMI VE DAVA ZAMANAŞIMI ======
Kovuşturma: Maddenin 5.fıkrası hükmüne göre taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması kural olarak şikâyete bağlı olduğu halde, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi bilinçli taksir halinde şikâyete bağlı olmayıp re’sen soruşturulup kovuşturulacaktır. Görevli Mahkeme: 5235 sayılı Kanunun 10. ve ll.maddelerine göre, taksirle yaralama suçu dolayısıyla açılan davaya bakma görevi, 89,maddenin 1., 2. ve 3.fıkralarına uyan eylemlerde sulh ceza, 4.fıkradaki nitelikli halde ise asliye ceza mahkemesidir. Suçun Yaptırımı: Maddenin 1.fıkrasında tanımlanan taksirle yaralama suçu­nun basit halinin yaptırımı, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası veya adli para cezasıdır. Hâkim, somut olayın özelliklerine ve taksirin yoğunluğuna göre bu seçimlik ceza­lardan birini tercih ederek ceza tayin edebilir. Bilinçli taksir halinde temel ceza üçte birden yarısına kadar artırılacaktır. Maddenin 2.fıkrasındaki nitelikli hallerde, birin­ci fıkraya göre belirlenen ceza, yansı oranında, 3.fıkradaki nitelikli hallerde ise bir katı artırılacaktır. Maddenin 4,fıkrasındaki nitelikli halde faile verilecek ceza altı aydan üç yıla kadar hapis cezasıdır. TCK.nun 22/4.fıkrasına göre, verilecek olan ceza, failin kusuruna göre iki sınır arasında belirlenecektir. d) Dava Zamanaşımı: TCK.nun 66/1-e bendi uyarınca, bu suçun basit ve nite­likli hallerinde dava zamanaşımı süresi sekiz yıldır<ref>http://metinpolat.av.tr/taksirle-yaralama-sucundan-ne-kadar-ceza-alirim.html</ref>.


{{hukuk-taslak}}
{{hukuk-taslak}}

Sayfanın 20.27, 28 Ocak 2017 tarihindeki hâli

Yaralama veya yaygın olarak adam yaralama, Türk Ceza Kanunu'nun 86, 87, 88 ve 89. maddelerinde değinilen suçtur.[1] Kasten yaralama ve taksirle yaralama olarak ikiye ayrılır.

Kasten yaralama:

başkasının vücuduna acı vermek veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olmak olarak tanımlanmaktadır. “Kasten yaralama” başlığını taşıyan 86.madde, 765 sayılı ETCK.nun 456/1. ve 4.fıkraları ile 457.maddesini kapsayan bir düzenlemedir. Müessir fiil veya etkili eylem terimi yerine “yaralama” terimi kullanılmış ise de mağdur üzerinde yara, bere, iz oluştuğu takdirde ancak yaralama’dan söz edilebilir. Bu suçun basit halinin “itme” ya da mağdurda hiçbir yara, bere, iz oluşturmayacak biçimde tokatla vurma, saçından tutup çekme, kulağını çekme gibi eylemlerle de oluşabilmesi karşısında “yaralama” terimi sayılan bu halleri karşılamamaktadır

SUÇLA KORUNAN HUKUKSAL YARAR

Kasten yaralama suçunda korunan hukuksal yarar, kişilerin “vücut bütünlüğü, bedenen şiddet ifade eden muamelelerden korunması hususundaki hakları, bedeni, ruhi ve akli sağlıklarını koruma hakları, acı hissetmeme ve vücudun dış görünüşü­nü koruma, kötü muameleden azade olma hakları”dır.

SUÇUN KONUSU

Kasten yaralama suçunun maddi konusunu yaşayan herhangi bir insan bedeni oluşturmaktadır. Bu itibarla yaralama suçu sağ olan bir kimseye karşı işlenmelidir. Kasten yaralama suçunun konusu başka bir insanın sağlığı veya beden bütünlü­ğü olduğundan bir insanın kendini yaralaması bu suçu oluşturmaz. Ancak, örneğin sigorta bedelini almak maksadıyla bir işçinin kendini sakatlaması YTCK.nun 158/1-k bendine uyan nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturur. Keza, kişinin askerlikten kaçmak için askerliğe yaramayacak şekilde kendini yaralaması Askeri Ceza Kanunu’nun 79.maddesine uyan suçu oluşturur. Bu itibarla, kişinin belli saiklerle kendini yaralaması bağımsız başka suçların konusunu oluşturabilirse de kendini isteyerek yaralamak 86.maddede tanımlanan suçu oluşturmaz. Bununla birlikte kendini yara­layan kişinin akıl hastalığı veya yaş küçüklüğü gibi nedenlerle kusur yeteneğine sahip olmaması durumunda, yardım eden kişinin YTCK.nun 37/2.maddesine dayalı olarak “dolaylı fail” sayılarak kasten yaralama suçundan cezalandırılması mümkündür.

SUÇUN FAİLİ VE MAĞDURU

Kasten yaralama suçu, fail açısından herhangi bir özellik arz etmez. Bu nedenle herkes bu suçun faili olabilir. Ancak failin, mağdurla olan belirli akrabalık ilişkisi (üstsoy, altsoy, eş veya kardeş) veya failin kamu görevlisi olup da kasten yaralama suçunu sahip bulunduğu nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle işlemesi (YTCK 86/3-a ve d bentleri) cezayı ağırlaştıran nitelikli halleri oluşturmaktadır. Bu suçta faillik ve mağdurluk sıfatı birleşemez. Bununla birlikte, üçüncü bir kişinin, cebir ve şiddet, korkutma ve tehdit (28.md.) veya aldatma yoluyla bir başkasının kendisini yaralama­sına yol açması durumunda, suçun işlenmesinde başkasını araç olarak kullanan kişi dolayısıyla faillik (37/2.md.) yoluyla kasten yaralama suçundan sorumlu tutulur. Suçun mağduru yaşayan herhangi bir insan olabilir. Mağdurun beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunması (86/3-b), kamu görevlisi olup da yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle yaralanması (86/3-c) veya mağdu­run, failin üstsoyu, altsoyu, eşi veya kardeşi konumunda yakın akrabalık ilişkisi bulunması (86/3-a), cezayı ağırlaştıran nitelikli hal sayılmıştır.

SUÇUN MADDİ UNSURU

Kasten yaralama suçunun maddi unsuru, bir başkasının vücuduna acı veren ve­ya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan seçimlik hareket­lerden birinin işlenmesiyle oluşur. Suçun maddi unsurunu oluşturan hareket icra (yapma) biçiminde olabileceği gibi ihmal (yapmama) biçiminde de olabilir. Ancak suçun ihmali bir davranışla işlenmesi halinde faile verilecek olan ceza TCK.nun 88/l.maddesi uyarınca üçte ikisine kadar indirilebilecektir. “Vücuda acı vermek”, mağdurun bedenen acı çekmesini gerektiren her türlü hareketin yapılmasını ifade eder. Failin hareketinin başkasının bedeninde az veya çok acı duymasını sonuçlayacak nitelikte olması yeterlidir. Bu bakımdan, mağdu­run acıya son derece dayanıklı, güçlü bir kimse olması ve bu nedenle kendisine karşı yapılan hareketten fiilen acı duymaması önemli değildir. Önemli olan mağdu­run bedenine yönelik maddi hareketlerin yapılmasıdır. Eğer mağdurun bedenine yönelik etki, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif ise, faile 86/2.fıkra uyarınca suçun basit şekline nazaran daha az ceza verilmesi gerekecektir. Vücuda acı verecek hareket sadece dövmek, vurmak gibi maddi hareketlerle sınırlı olmayıp, bir kimseye kasten çarpmak veya onu itmek şeklindeki hareketleri de kapsayacak biçimde daha geniş anlam taşımaktadır. Bir kimsenin bedenini şiddetle sarsma gibi hareketler de kasten yaralama suçunu oluşturur. Buna karşılık, beden üzerinde herhangi bir vurma niteliği göstermeyen “yakadan tutma, saçını veya sakalını uy­gunsuz biçimde kesme” gibi hareketler bu suçu oluşturmaz. “Sağlığı bozmak”, bir kimsenin mevcut sağlık durumunun kötüye gitmesine sebebiyet vermektir. Mağdurun sağlık durumunun geçici olarak bozulması da bu kavram içinde yer alır. Bir kimseye bilerek ve isteyerek bir hastalık (ömeğin, AİDS, frengi, bel soğuklu­ğu gibi) bulaştırmak, bu konuda özel bir hüküm konulmadığı takdirde, sağlığın bozulmasına yol açması nedeniyle kasten yaralama suçunu oluşturur. “Algılama yeteneğinin bozulması” deyimi ile anlatılmak istenilen, mağdur için normal olan ruhsal durumda meydana gelebilecek olan sapmalardır. Tıp bilimince “akıl hastalığı” sayılmayan, fakat bir kimsenin algılama, düşünme ve iradesine göre hareket etme yeteneklerinde herhangi bir bozukluk meydana getirmeye elverişli olan her hareket bu deyimin kapsamına girer ve suçu oluşturur. Algılama yeteneğinin bozulmasına yol açan hareket aynı zamanda sağlığın bozulması sonucunu da doğurmaktadır.

SUÇUN MANEVİ UNSURU

Suç, doğrudan veya olası kastla işlenebilir. Olası kast halinde ceza TCK 21/2.fıkrası uyarınca indirilir. Bu suçta failin, başkasının vücudunda acı duymasına veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına elverişli bir harekette bu­lunduğunu ve bu davranışın sonucu yaralamanın meydana geleceğini bilmesi ve istemesi ve/veya öngörmesi gerekir. Failin saikinin önemi yoktur.

SUÇUN HUKUKA AYKIRILIK UNSURU

Kasten yaralama suçunda şartların oluşması halinde genel hukuka uygunluk nedenleri uygulanabilir. Kanunun hükmü veya amirin emrinin yerine getirilmesi (TCK 24.md.), meşru savunma ve zorunluluk hali (TCK 25.md.) bu suçta hukuka aykırılığı ortadan kaldıran genel hukuka uygunluk nedenleridir. Mağdurun rızası (TCK 26/2.md.) kasten yaralama suçunda hukuka aykırılığı ortadan kaldıran bir neden değildir. Hakkın kullanılması (TCK 26/1 .md.) hukuka uygunluk nedeni de bu suç bakımından uygulanabilir. Örneğin bazı spor oyunlarında, örneğin boks, güreş, Uzakdoğu sporları, rugby ve amerikan futbolu gibi spor branşlarında cebir ve şiddetin az veya çok ortaya çıkması oyun kuralları gereğidir. Burada amaç, bu sporları en iyi şekilde yerine getirmek olup yoksa karşı tarafı yaralamak değildir. Ancak, spor kuralları dışında bir hareket olduğu takdirde fail eyleminin sonucun­dan sorumlu tutulur.

SUÇA ETKİ EDEN NEDENLER

A) Ağırlatıcı Nedenler: 86.maddenin 3.fıkrasında, ka.sten yaralama suçunun se­çimlik olarak belirlenen ve cezanın ağırlaştırılmasını gerektiren nitelikli şekilleri, bentler halinde sıralanmıştır. Buna göre, kasten yaralama suçunun; Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı, Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan ki­ şiye karşı, Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, Silahla, İşlenmesi halinde, şikayet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu nitelikli hallerden a, b ve c bentlerinde sayılanlar kasten öldürmenin nitelikli halleri (82.md.) olarak da öngörülmüştür. Fıkranın (a) bendindeki akrabalık durum­ları TMK’nun 36.maddesine göre resmi sicil kayıtları esas alınarak belirlenecektir. Beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiden maksat, uyku hali bilinçsizlik, ileri yaşta olma, hastalık gibi nedenlerle mağdurun kasten yaralama fiiline karşı kendisini koruma gücüne sahip olmamasıdır. Fıkranın (c) bendindeki nitelikli halin gerçekleşebilmesi için kamu görevlisinin (6/1-c) yerine getirdiği kamu görevinin gereklerine uygun davranması nedeniyle yaralanması gerekir. Kasten öldürme suçunun çocuğa karşı işlenmesi 82/1-e bendinde nitelikli hal sayıldığı halde, kasten yaralama suçunun mağdurunun çocuk olması başlı başı­na nitelikli bir hal olarak gösterilmemiştir. Bununla birlikte, çocuğa yönelik olarak işlenen kasten yaralama suçunda, çocuğun beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olduğu kabul edilebiliyorsa bu takdirde faile verilecek cezanın 86/3-b bendi uyarınca artırılması gerekir[2].

Taksirle yaralama

Yaralama eyleminin, dikkatsiz ve özensiz davranışlar dolayısıyla istenmeden gerçekleşmesidir.

MADDE 89.- (1) Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. (2) Taksirle yaralama fiili, mağdurun; Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına, Vücudunda kemik kırılmasına, Konuşmasında sürekli zorluğa, Yüzünde sabit ize, Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma, Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına, Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yansı oranında artırılır. (3) Taksirle yaralama fiili, mağdurun; İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine, Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine, Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına, Yüzünün sürekli değişikliğine, Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine, Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Taksirle yaralama suçunun soruştu­rulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz.

SUÇLA KORUNAN HUKUKSAL YARAR

Bu suçla korunmak istenilen hukuksal yarar, kişinin vücut bütünlüğüdür.

SUÇUN KONUSU

Bu suçun maddi konusunu yaşayan bir insan oluşturmaktadır.

SUÇUN FAİLİ VE MAĞDURU

Suçun faili herhangi bir kimse olabilir. Suçun mağduru da suçun işlendiği sırada yaşayan herhangi bir insan olabilir. Bu suçta mağdur ve fail sıfatları birleşemez. Yani kişinin taksirle kendini yaralaması suç oluşturmaz.

SUÇUN MADDİ UNSURU

uçun maddi unsuru, taksirle başkasının vücuduna acı verme veya sağ­lığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olmaktır. Bu suçun oluşabilmesi için failin taksirli hareket etmesi gerekir. “Taksir”, TCK. nun 22/2.fıkrasında “dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleşti­rilmesi” biçiminde tanımlanmıştır.

SUÇUN MANEVİ UNSURU

Suçun manevi unsuru taksirdir. Taksirle yaralama suçunda hareket ve sonuç arasında bir nedensellik bağının varlığı cezalandırmanın koşuludur. Nedensellik bağının varlığının kabulü için, failin hareketinden bağımsız bir nedensel serinin sonuca tek başına neden olması gerekir. İster yasalar tarafından konulsun, ister ortak tecrübe ürünü olsun fail söz konusu kurallara aykırı hareket etmesi halinde yaralanma sonucunun doğabileceği öngörülebiliyorsa taksirin varlığından söz edilir. Somut olayda hâkimin nedensellik bağı bakımından bir sonuca varabilmesi için, neticenin öngörülebilir nitelikte olup olmadığını araştırması gerekir.

SUÇA ETKİ EDEN NEDENLER
A) AĞIRLATICI NEDENLER:

a) Suçun Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Halleri: Maddenin 2. ve 3.fıkralarında taksirle yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış halleri düzenlenmiştir. 89,maddenin 2.fıkrasında düzenlenen ve suçun basit şekline (89/l.fıkraya) göre cezanın yarı oranında artırılmasını gerektiren nitelikli haller, taksirle yaralama fiili­nin, mağdurun; a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıf­lamasına, b) Vücudunda kemik kırılmasına, c) Konuşmasında sürekli zorluğa, d) Yüzünde sabit ize, e) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma, f) Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına, Neden olmasıdır. 89.maddenin 3.fıkrasında düzenlenen ve birinci fıkraya göre belirlenen cezanın bir kat artırılmasını gerektiren nitelikli haller, taksirle yaralama fiilinin, mağdurun; a)İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata gir­mesine, b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine, c) Ko­nuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına, d) Yüzünün sürekli deği­şikliğine, e) Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine, Neden olmasıdır. b) Failin Birden Fazla Kişinin Yaralanmasına Neden Olması: Maddenin 4.fıkrasında, failin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket etmesi nedeniyle birden fazla (iki veya daha fazla) yaralanmasına neden olmasına, cezanın ağırlaştı­rılmasını gerektiren nitelikli hal olarak yer verilmiş, bu durumda verilecek cezanın alt ve üst sınırı belirlenmiştir. c) Suçun Bilinçli Taksirle İşlenmesi: TCK.nun 22.maddesinin 3.fıkrası uyarınca bilinçli taksir halinde hükmedilecek ceza üçte birden yarısına kadar artırılacaktır. Neticeyi öngördüğü halde, sırf şansına veya başka etkenlere, hatta kendi beceri veya bilgisine güvenerek hareket eden kimsenin tehlike hali, bunu öngörmemiş olan kimsenin tehlike hali ile bir tutulamayacağından, böylece adi taksir ile bilinçli taksir arasındaki ceza adaleti de sağlanmış olmaktadır. TCK.nun 61/2.fıkrasına göre suçun bilinçli taksirle işlenmesi nedeniyle artırım temel ceza üzerinden yapılacaktır.

B) CEZA VERİLMEYEN VE CEZADA İNDİRİM ÖNGÖRÜLEN HAL

TCK’nun taksiri düzenleyen 22.maddesinin 6.fıkrasına göre; “Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımın­dan, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir”. Bu hükmün uygulanabilmesi için, fiilden dolayı münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu itibariyle zararlı neticenin meydana gelmiş olması gerekir. Böyle bir netice ile birlikte söz konusu durumlara ilişkin bulunmayan başka bir netice de meydana gelmişse 22/6.fıkra hükmü uygulanamayacaktır. Bu hükmün uygulanması bakımından önemli olan, olayda yaralananın sanıkla olan akrabalık ilişkisinin ya­kınlığı veya uzaklığı değildir. Taksirle sebebiyet verilen suçtan dolayı bir cezaya hükmedildiği takdirde, kişinin kendisine yüklenen diğer yükümlülükleri yerine getirme imkânının bulunup bulunmaması göz önünde bulundurulacaktır. Örneğin, taksirli bir fiil sonucu eşi, çocuğu, kardeşi yaralanan failin ayrıca cezalandırılması yoluna gidilmesi, failin ailesi üzerindeki bakım ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirmeme sonucunu doğuracaktır. Bu nedenlerle, anılan durumlarda 22/6.fıkra hükmünün uygulanması mümkündür.

KOVUŞTURMA, GÖREVLİ MAHKEME, SUÇUN YAPTIRIMI VE DAVA ZAMANAŞIMI

Kovuşturma: Maddenin 5.fıkrası hükmüne göre taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması kural olarak şikâyete bağlı olduğu halde, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi bilinçli taksir halinde şikâyete bağlı olmayıp re’sen soruşturulup kovuşturulacaktır. Görevli Mahkeme: 5235 sayılı Kanunun 10. ve ll.maddelerine göre, taksirle yaralama suçu dolayısıyla açılan davaya bakma görevi, 89,maddenin 1., 2. ve 3.fıkralarına uyan eylemlerde sulh ceza, 4.fıkradaki nitelikli halde ise asliye ceza mahkemesidir. Suçun Yaptırımı: Maddenin 1.fıkrasında tanımlanan taksirle yaralama suçu­nun basit halinin yaptırımı, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası veya adli para cezasıdır. Hâkim, somut olayın özelliklerine ve taksirin yoğunluğuna göre bu seçimlik ceza­lardan birini tercih ederek ceza tayin edebilir. Bilinçli taksir halinde temel ceza üçte birden yarısına kadar artırılacaktır. Maddenin 2.fıkrasındaki nitelikli hallerde, birin­ci fıkraya göre belirlenen ceza, yansı oranında, 3.fıkradaki nitelikli hallerde ise bir katı artırılacaktır. Maddenin 4,fıkrasındaki nitelikli halde faile verilecek ceza altı aydan üç yıla kadar hapis cezasıdır. TCK.nun 22/4.fıkrasına göre, verilecek olan ceza, failin kusuruna göre iki sınır arasında belirlenecektir. d) Dava Zamanaşımı: TCK.nun 66/1-e bendi uyarınca, bu suçun basit ve nite­likli hallerinde dava zamanaşımı süresi sekiz yıldır[3].

Kaynaklar