What do you think?
Rate this book
Gecebakan
1247 yılının İsim Ayini günü, tapınağın çanı sabaha karşı iki defa çaldı; bir bebeği müjdeleyen iki vuruş. İnsanlar arasında Gecebakan olarak bilinecek kâhinin gözlerini hep kirli bir çaputla gizleyeceği hayatı böyle başladı. Doğaya hizmet eden keşişler, zamana tapanlar, Garipler ve Yabanıllar arasında sürüklenen, ait olduğu yeri bilmeyen, bulunduğu yere ait olmayan genç kâhinin yolu en sonunda tekrar tapınağa çıkacaktı.
Gecebakan’ın yuvasına dönüş macerası, korkusuz savaşçıların ya da her şeye muktedir büyücülerin değil, dışlanmışların, lanetlilerin, istenmeyenlerin hikâyesidir. Kendini “öteki” hisseden herkese ithaf edilmiştir.
Gecebakan’ın yuvasına dönüş macerası, korkusuz savaşçıların ya da her şeye muktedir büyücülerin değil, dışlanmışların, lanetlilerin, istenmeyenlerin hikâyesidir. Kendini “öteki” hisseden herkese ithaf edilmiştir.
112 pages, Paperback
Published June 1, 2021
Ratings & Reviews
Friends & Following
Create a free account to discover what your friends think of this book!
Community Reviews
Displaying 1 - 3 of 3 reviews
July 30, 2021
Gecebakan, vedalardan örülmüş destansı bir kısa hikâyeydi. Kitabın ilk birkaç bölümünün ön okumasını yapma şerefine nail olduğum ve daha o zamanlar, bir gün bitmiş halini tamamladığımda alacağım zevkin bu kadar yüksek olacağından emindim. Bu nedenle öncelikle yazarımız Ezo Evrim Harsa'nın kalemine kuvvet diyerek başlamak istiyorum.
Sarmal hikâyeleri seviyorum. Bu hikâyede de kusurlu doğumun bir birliği olan keşişlerin kendi kusurlu yapıları içerisinde oluşturdukları dengeden söz ederken bu dengeyi yine kusurlu doğumla nasıl defalarca kez yıktıklarını ve yeniden, daha güçlü olarak inşa ettiklerini okuyoruz. Kendi kusurlu dünyaları ile asla kusursuz bir yapı oluşturamıyor, sürekli -tabiri caizse- iç savaşlar yaşayıp duruyorlar. Tabii finalde işler çok daha farklı bir noktaya gelerek sarmalın ucundaki ilmeğin gösterilmesi şeklinde bir yön çiziyor.
Hikâyeyle ilgili, okurken dikkatimi çeken birkaç noktadan bahsedecek olursak:
Her keşişin ve hatta garibin belirgin bir gücü (bir elemente ya da bir sırra vakıf olduğunu) düşünürken sonda farklı güçlere sahip keşişlerin hava büyüsü kullanması okur olarak kafamda oluşan yapıyı bir anda değiştirdi. Demek ki düşündüğümün aksine birden fazla büyü yapabiliyorlar diye düşündürse de önceden bu konuda okura herhangi bir işaret verilmemiş olması üzücü oldu. Bir okur olarak bunu yavaş yavaş görmek isterdim. Ya da belki de hava, her keşişin kullanabileceği bir büyüydü. Bu ise havayı tüm diğer büyü tiplerinden daha zayıf bir konuma yerleştiriyor. Belki de bu gibi mantıksal yapıların tam oturmamasının nedeni hikâyenin kısalığı, kitabın bir novella olmasıdır.
Kitap boyunca neredeyse her bölüm hikâye tarihinde geçen bir karakterin öncesini veya sonrasını anlatacak şekilde ilerliyor ve sonuçta hepsi Gecebakan çevresinde bağlanarak gidiyor. Bu benim de Mekanika: Zamanın Parçaları romanımda izlediğim bir yol ve okuması da oldukça keyif vericiydi diyebilirim. Buradaki tek kusurun kitabın kısalığı vesilesiyle karakterlerin geçmişlerinin çok hızlı geçmesi, biz daha onlarla gereken bağı, empatiyi tam olarak kuramadan bitip gitmesiydi şüphesiz. Örneğin, Seherkuşu'nun hikâyesini daha dolu dolu okumayı isterdim. Daha da önemlisi isim günleri doğan diğer üç bebeğin hikâyelerini daha uzun okumayı, onlarla daha çok bağ kurabilmeyi bir okur olarak arzulardım. Bir yandan kitabın ana karakterleri olmadıkları için bu yan karakterlerin bu kadar dolu dolu verilmemiş olması da mantıklı olabilir. Yine de odağı aslında tek bir karakter olmayan, bu şekilde sarmallar yaparak ilerleyen ve bulmaca parçalarının yavaş yavaş bir araya gelerek nihayetinde hepsinin birleştiği kitapların her bölümünün daha uzun tutulması ve karakterlerin hepsinin okurla daha bütünleşmiş olmaları daha uygun olabilirdi.
Tüm bu yorumlarımın ötesinde kitap enfesti. Bir çırpıda bitti ve uzun zamandır bir yerli yazardan okuduğum en keyif verici fantastik eserlerden birisiydi diyebilirim. Umarım bu seviyede fantastik hikâyeler ve romanlar sayıca artar, daha da önemlisi meşhur yabancı yazarlara taş çıkartacak nice eserlerimiz olur.
Sarmal hikâyeleri seviyorum. Bu hikâyede de kusurlu doğumun bir birliği olan keşişlerin kendi kusurlu yapıları içerisinde oluşturdukları dengeden söz ederken bu dengeyi yine kusurlu doğumla nasıl defalarca kez yıktıklarını ve yeniden, daha güçlü olarak inşa ettiklerini okuyoruz. Kendi kusurlu dünyaları ile asla kusursuz bir yapı oluşturamıyor, sürekli -tabiri caizse- iç savaşlar yaşayıp duruyorlar. Tabii finalde işler çok daha farklı bir noktaya gelerek sarmalın ucundaki ilmeğin gösterilmesi şeklinde bir yön çiziyor.
Hikâyeyle ilgili, okurken dikkatimi çeken birkaç noktadan bahsedecek olursak:
Her keşişin ve hatta garibin belirgin bir gücü (bir elemente ya da bir sırra vakıf olduğunu) düşünürken sonda farklı güçlere sahip keşişlerin hava büyüsü kullanması okur olarak kafamda oluşan yapıyı bir anda değiştirdi. Demek ki düşündüğümün aksine birden fazla büyü yapabiliyorlar diye düşündürse de önceden bu konuda okura herhangi bir işaret verilmemiş olması üzücü oldu. Bir okur olarak bunu yavaş yavaş görmek isterdim. Ya da belki de hava, her keşişin kullanabileceği bir büyüydü. Bu ise havayı tüm diğer büyü tiplerinden daha zayıf bir konuma yerleştiriyor. Belki de bu gibi mantıksal yapıların tam oturmamasının nedeni hikâyenin kısalığı, kitabın bir novella olmasıdır.
Kitap boyunca neredeyse her bölüm hikâye tarihinde geçen bir karakterin öncesini veya sonrasını anlatacak şekilde ilerliyor ve sonuçta hepsi Gecebakan çevresinde bağlanarak gidiyor. Bu benim de Mekanika: Zamanın Parçaları romanımda izlediğim bir yol ve okuması da oldukça keyif vericiydi diyebilirim. Buradaki tek kusurun kitabın kısalığı vesilesiyle karakterlerin geçmişlerinin çok hızlı geçmesi, biz daha onlarla gereken bağı, empatiyi tam olarak kuramadan bitip gitmesiydi şüphesiz. Örneğin, Seherkuşu'nun hikâyesini daha dolu dolu okumayı isterdim. Daha da önemlisi isim günleri doğan diğer üç bebeğin hikâyelerini daha uzun okumayı, onlarla daha çok bağ kurabilmeyi bir okur olarak arzulardım. Bir yandan kitabın ana karakterleri olmadıkları için bu yan karakterlerin bu kadar dolu dolu verilmemiş olması da mantıklı olabilir. Yine de odağı aslında tek bir karakter olmayan, bu şekilde sarmallar yaparak ilerleyen ve bulmaca parçalarının yavaş yavaş bir araya gelerek nihayetinde hepsinin birleştiği kitapların her bölümünün daha uzun tutulması ve karakterlerin hepsinin okurla daha bütünleşmiş olmaları daha uygun olabilirdi.
Tüm bu yorumlarımın ötesinde kitap enfesti. Bir çırpıda bitti ve uzun zamandır bir yerli yazardan okuduğum en keyif verici fantastik eserlerden birisiydi diyebilirim. Umarım bu seviyede fantastik hikâyeler ve romanlar sayıca artar, daha da önemlisi meşhur yabancı yazarlara taş çıkartacak nice eserlerimiz olur.
August 13, 2021
Betiğin kapağına bakıldığında korku-gerilim uzun öykü havası veriyor okurlara. Bu da Türk kadının kıvrak zekasının ürünü olduğu su götürmezdir. Kapağıyla ve adıyla dikkatimi çekti daha piyasaya sürülmeden. Betiği okurken ilk önce Kore Masalı olan Ağlayan Çan geldi aklıma. Okudukça özgün bir kurgu olduğunu vurgulatıyor bizlere.
Kurguyu güçlendirmek adına betimlemeler önemli bir konudur. Karakterleri okurlar iyi bir şekilde sunmak lazımdır. Kurguda bir kaç karakterin betimlemeleri yok denecek kadar az görünüyor. Betimlemeler konusunda dozunu aşamadan yapılır ki okur betimlemeler içinde kaybolmasın. Keşişleri hep erkek sandım mantıken.
Betikte geçen üç topluluk; Nors, Japon ve Türk olduklarını resmen haykırılıyor. Adlar konusunda birazcık zayıf kalmış olsa da Keşişler aslında Şinto rahipleri olduğunu anlıyoruz çünkü doğaya önem veren Şintoizm inancıdır. Orada da Tanrı inancı yoktur. Albinolar tarih boyunca hep dışlanmış oldukları için keşişler adıyla bir örgüt kuruyorlar. Kusurlu bebeklerin dışlanmalarını istemedikleri için onları yanlarına alıyorlar. Burada bizlere verilen mesaj; insanları kusurları benimsemek ve hataları hatalarla onarılmayacaktır.
Doyumsuz keşiş; bize ateş tanrılarından demircilik tanrısının miti anımsatıyor. Grekler ona Hephaistos (Hefest) ve Romalılar da Vulcano adını verse de Nazen adı yerine Japon Mitolojisi'ndeki Ama-Tsu-Mara adı verilseydi yerinde bir karar olacaktı. Harsa isterse adlar konusunda ona yardımcı olabilirim. İleriki baskılarda bu ufak tefek hatalar düzeltilirse fantastik alanında ayakları güçlü bir şekilde yere basan bir uzun öykü olur.
Kusurlu olsam da Şinto rahibi olmak istemem. İnsanlar arasında kalıp farkındalığımla onlara kendimi benimsetmeye çalışırdım ve güttükleri yanlış yolu onlara öğrettirdim. Severek okuduğum bu betiği okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Spoi vermek için burada sizlere veda ediyorum.
Kurguyu güçlendirmek adına betimlemeler önemli bir konudur. Karakterleri okurlar iyi bir şekilde sunmak lazımdır. Kurguda bir kaç karakterin betimlemeleri yok denecek kadar az görünüyor. Betimlemeler konusunda dozunu aşamadan yapılır ki okur betimlemeler içinde kaybolmasın. Keşişleri hep erkek sandım mantıken.
Betikte geçen üç topluluk; Nors, Japon ve Türk olduklarını resmen haykırılıyor. Adlar konusunda birazcık zayıf kalmış olsa da Keşişler aslında Şinto rahipleri olduğunu anlıyoruz çünkü doğaya önem veren Şintoizm inancıdır. Orada da Tanrı inancı yoktur. Albinolar tarih boyunca hep dışlanmış oldukları için keşişler adıyla bir örgüt kuruyorlar. Kusurlu bebeklerin dışlanmalarını istemedikleri için onları yanlarına alıyorlar. Burada bizlere verilen mesaj; insanları kusurları benimsemek ve hataları hatalarla onarılmayacaktır.
Doyumsuz keşiş; bize ateş tanrılarından demircilik tanrısının miti anımsatıyor. Grekler ona Hephaistos (Hefest) ve Romalılar da Vulcano adını verse de Nazen adı yerine Japon Mitolojisi'ndeki Ama-Tsu-Mara adı verilseydi yerinde bir karar olacaktı. Harsa isterse adlar konusunda ona yardımcı olabilirim. İleriki baskılarda bu ufak tefek hatalar düzeltilirse fantastik alanında ayakları güçlü bir şekilde yere basan bir uzun öykü olur.
Kusurlu olsam da Şinto rahibi olmak istemem. İnsanlar arasında kalıp farkındalığımla onlara kendimi benimsetmeye çalışırdım ve güttükleri yanlış yolu onlara öğrettirdim. Severek okuduğum bu betiği okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Spoi vermek için burada sizlere veda ediyorum.
Want to read
August 27, 2024Orm I / Fantastik Öykü ve Resim Seçkisi içinde kitabın başı öykü formatında yayınlanmış. okurken hoşuma gittiği için listeme ekliyorum. satışı olsaydı direk alırdım, biʼ ara Nadir alışverişinde edineceğim
Displaying 1 - 3 of 3 reviews