ikinci okuma Geçenlerde henüz çevrilmemiş Kylie kitaplarını okudum ama kesmedi. İyilerdi, güzellerdi ama iştüçüncü okuma: NA kategorisinde en iyilerden
ikinci okuma Geçenlerde henüz çevrilmemiş Kylie kitaplarını okudum ama kesmedi. İyilerdi, güzellerdi ama işte, bir Stage Dive etmiyorlardı en nihayetinde. Baktım @Füsun başlıyor, fırsat bu fırsat koştum re-read yapmaya. Tesadüf eseri buddy’lerin buddy’si @Münevver’de re-read yapıyordu. Velhasıl birlikte aşka geldik, desem yeridir.
Bu serinin benim gönlümde yeri her zaman başka olacak sanırım. David, Jimmy ama en çok Mal. Neyse, onu kendi kitabına saklamalıyım burayı içimdeki fangille doldurmak David’e haksızlık olur.
Vegas’da olan Vegas’da kalır derler ama Vegas’da evlenirseniz, gerçekten arkanızda bırakabilir misiniz?
Evelyn, yirmi birinci yaş gününün ardından sabah uyandığında kendini David’in yanında, parmağında beş karatlık yüzük ile bulur. Hiçbir şey hatırlamadığı geceye rağmen karşısındaki iri, dövmeli adam evlendiklerini iddia eder.
Bir dakika, bir dakika,” dedi, gözlerini kısıp bana bakarak. “Benimle dalga geçiyorsun, değil mi? Şaka bu.” “Çok özür dilerim.” İrkilerek geri çekildi. “Yani… Yani şu işi bir netliğe kavuşturalım. Dün gece ne yaptığımızı hatırlamıyorsun, öyle mi?” “Hayır,” dedim yutkunarak. “Dün gece ne yaptık?” “Evlendik! Kahretsin. Evelendik!” diye kükredi.
Bir rock yıldızıyla evli olduğundan dâhi habersiz olan Evelyn, kendini hiç alışık olmadığı bir dünyanın içine girmiş bulur. Hayranlar, kayıt işleri, konserler, partiler…ve David Ferris. Buraya Malcolm yazasım var ama kendimi zor tutuyorum.
David’in gıcık olduğum tek yanı Martha’yı kızın yanına bırakıp durmasıydı. Bu hareketleri olmasa, bayılıyorum bu çocuğa.
Bu araya yorum yazamıyorum, yoksa söyleyecek çok şey var. Her ne olursa olsun, bu seriyi de David Ferris’i de ama en çok Malcolm’u seviyorum!
Peki ya bu şarkı?” diye soru. “Bunu sevdin mi?” Miranda Lambert, 50’ler tarzı farkıyla ekranda belirince sırıttım. Miranda, müthiştir.” “Onunla tanıştım.” Birden dikleştim. “Gerçekten mi?” Mal kıs kıs gülmeye devam ediyordu. “Miranda Lambert’le tanışmamdan etkilendin ama benim kim olduğumu bilmiyordun. Yuh be kadın. Nasıl bir egon var senin böyle!”
“Zavallı Davey. Rock tanrısı olmanın modası mı geçti?” “Nerede o?” “Seni anlıyorum, kardeşim. Erkek olarak ne istediğini anlıyorum. Gerçekten. Tek istediğin, bir kere olsun sana yalakalık yapmayan bir kızla beraber olmaktı ama şimdi de ona tam da bu yüzden kızıyorsun. Karmaşık bir durum değil mi? “Siktir. Bırak beni, Mal. Olan oldu.” Kocam derin bir nefes çekerek ofladı. “Neyse. Zaten boşlanmayı da o istedi. Onu neden sorguya çekmiyorsun?” Mal dramatik bir iç çekişle kollarını iki yana açtı. “Çünkü köşeye çekilmiş, seni dinlemekle meşgul. Onu rahatsız edemem şimdi.”
İLK OKUMA (2016):
Yeni yılın ilk günü okumak için özellikle ayırdım kitabı. İyi ki de öyle yapmışım. Çok güzel bir kitaptı ve Mal’ın kitabını okumak için sabırsızlanıyorum....more
Merak bu ne yaparsınız, ikinci kitap bitmeden Andreas’ın hikâyesine başladım. İyi ki de öyle yapmışım. :D
Andreas Merrick’in o gizemli halini keşfetmMerak bu ne yaparsınız, ikinci kitap bitmeden Andreas’ın hikâyesine başladım. İyi ki de öyle yapmışım. :D
Andreas Merrick’in o gizemli halini keşfetmek çok zevkliydi. Phoebe Pace’in inatçı halleri, vazgeçmez tavırlarıyla istediğine ulaşma şeklide ayakta alkışlanacak kadar süperdi.
Sürekli intikam olayının özünü merak ediyordum, sonuç beni çok ama çok şaşırttı. Phoebe’nin amacına ulaşmak için yaptığı onca şey, inatla Andreas’a gönderdiği kurabiyeler vs. bir harikaydı. Sonuç ise daha güzel…
Andreas’ın Roman’a hislerini anlatması, o bahsettiği göğsündeki ağırlık o kadar duygusaldı ki. Ve Andreas’ın soyuyla ilgili o gerçek… Şok, şok şok… ...more
bayıldım! romantik damarımın arş-ı âlâya çıktığı günlerde beklettiğim bu güzelliği açtım okudum nihayet ve cidden... mest olup, eriyip salya akıtıp ilebayıldım! romantik damarımın arş-ı âlâya çıktığı günlerde beklettiğim bu güzelliği açtım okudum nihayet ve cidden... mest olup, eriyip salya akıtıp ilerledim. jenerikte doktor derdime bul bir çare çalıyordu, yalan yok.
üçüncü okumadan geliyorum tertemiz romance vallahi.
Drew... Drew'um... Bu kitaba ilk yorum yazışımda kesilen internete de buradan selam olsun.
Uzun sürüçüncü okumadan geliyorum tertemiz romance vallahi.
Drew... Drew'um... Bu kitaba ilk yorum yazışımda kesilen internete de buradan selam olsun.
Uzun süredir kuzu kuzu okunmayı bekleyen bu kitabı elime alma nedenim olan gecenin köründe kaçan uykum yok mu? İyi ki kaçmış, dedirtti bana. Tabi bunun dezavantajları da olmadı değil. Siz siz olun bu kitabı etrafınızda kahkahalarınız yüzünden uyanabilecek biri varken okumayın. Ha, ben pişman mıyım? Asla! Okuduğum en farklı kitaplardan biriydi, gerek yazım dili olsun gerek karakterlerleri harikaydı.
Bu kitabı okurken aklımda hep şu soru dolaştı: Bir erkeğin kafasında gerçekten de bunlar mı var?
Karakterlerin başlarda çocuk gibi kavga etmesinden tutunda inatlaştıkları sahnelere kadar özenle hazırlanmış bir kurguydu. Yazarı tebrik ediyorum, kim bilir başka bir kitapta aynı anlatım tarzı kullanılsaydı bu kadar hoşuma gitmezdi belkide.
Ayrıca yan karakterde çok güzel işlenmişti. "Kaltak" olsun diğer aile üyeleri olsun kitabı daha sıcak yapmışlardı. Drew'in bir ana kuzusu olduğunu düşünmek tuhaf olsa da ben o hallerini bile çekici buldum.
Son olarak, canınız sıkılıyorsa ve gülmeye ihtiyacınız varsa alın ve okuyun pişman olmayacaksınız.
KENDİME VE SİZLERE NAÇİZANE BİR NOT: Bir kavanoz alıp bizde Drew'in yanına gitmeliyiz. Bakın Mackenzi'ye, nasıl birkaç dakikada küçük bir servet topladı?
Kitabı okurken kimi daha çok sevdim diye birçok kez düşündüm. Başta Caleb dedim, adam süper... Sonlarda baktım olOrtasından daldığım bir seri daha...
Kitabı okurken kimi daha çok sevdim diye birçok kez düşündüm. Başta Caleb dedim, adam süper... Sonlarda baktım olmuyor Leah iyidir diye düşünmeye başladım o da olmadı. Son düşüncem ise yazardan başka kimseyi sevmedim...
Gerçekten yazardan başka kimseyi sevemedim. Yazarın kalemi ve kurgusu o kadar iyi ki tüm karakterlere sinir olmayı başardım. Yazar o kadar iyi anlatmıştı ki karakterlerin kafasını taşlara sürtüp kıvılcım çıkartmak istedim.
Caleb gerçekleri itiraf ettiğinde Leah'le beraber siktir çektim. Ve evet, defol git Caleb. Ama Leah de hak etti, sen hala bu adamın neyini seviyorsun be kızım? Sorarım sana sorarım!
Y.A kategorisinde olup da şöyle bir kapak koymak niye?
Yıldızların hepsi Tyler, Jacop ve Aires'a. Sanırım hikayenin en sevdiğim üç karakteri bunlardı. Y.A kategorisinde olup da şöyle bir kapak koymak niye?
Yıldızların hepsi Tyler, Jacop ve Aires'a. Sanırım hikayenin en sevdiğim üç karakteri bunlardı. Noah ve Echo'nun ailevi durumları beni çok duygulandırdı. Özellikle Noah'nın kardeşleriyle buluşmaları iplerimi kopardığım noktalardan biriydi.
Hele hele de Jocop'ın sahneden inip de Noah'nın yanına koşuşu......more
Şimdi, gördüğünüz bu serilere başlamış olup devam etme isteğini kendimde bulamamış biriyim. En son -iki hafta önce olması lazım- Efsane'ye başlamış ve distopyanın bana göre olmadığını düşünmeye başlamıştım. Hatta bir çok seriyi okuduğum birkaç yorum doğrultusunda tamamen listelerimden çıkardım ya da belirsiz süreliğine erteledim. Çünkü saçmalar ya!
Gerçekten böyle şeyleri bundan iki-üç sene önce okusaydım çok hoşuma gider, favorilerim arasına girerdi. Üstelik kitaplarla ilgili düşüncelerim kolay kolay değişmediği için üzerinden on yıl da geçse sevdiğimi, seveceğimi söyleyebilirdim. Sonuçta hangi ruh haliyle hoşuma gittiyse öyle kalır gönlümde.
On'lu yaşlarda dünyanın en çok konuşulan, herkesin korkulu rüyası; muhtaç olduğu, gelişi için dualar edilip kehanetlere konu olmuş biri olmayı kim istemez ki?
Şimdiki BEN!
İç ses: "Bana ne ya dünyadan! Ben okuduğum kitaba bakarım, kitabımı verdikten sonra isteyen istediği haltı yesin, ilgilenmiyorum." diyor. Eh, haklı ama. :) Böyle hayallere kapılma, kendimi o kişi gibi hayal etme yaşlarımı geçtim diye düşünüyorum, o yüzen ergen kurguları teenage temalarını okurken seçici davranmaya çalışıyorum.
Peki ben bu kitabı niye sevdim? Vallahi bilmiyorum, siz deyin havasından ben diyeyim suyundan... Yazarın karizması da var ama, unutmayın. :D
Bilim kurgu-distopya temasının çok güzel işlendiğini düşünüyorum. Bilindik 16 yaşındaki gençlerin birbirini yemesi değil, gerçek bir intikam hikayesinin, içten fet etmenin ilk kitabını okudum. Ya da bana böyle hissettirdi...
Sömürülmüş toplumlarda, ezilmiş yetiştirilen çocukların erken yaşlarda büyümeye zorunlu olmaları acı bir gerçek. Onların yeterince eğlenecek, keyif yapacak ya da flört edip dal daldan dala arı misali uçacak lüksleri yoktur. Onlar, birilerinin keyfi için hiç durmadan çalışırlar. Ölürler, yerine bir başkası gelir ve çalışmaya kaldığı yerden devam eder. Köle gibi çalışan bu insanlar, neye hizmet ettiklerini bazen hiç görmezler bile. Tek bildikleri itaat etmek, çalışmak ve itaat etmektir. Haksızlığa uğrarlar. Susarlar. Birileri ölür. Bir başkası bunun keyfini çıkarır.
İşte Darrow'un macerasını böyle özetleyebilirim size.
Darrow intikam istiyor. Bunun için savaşıyor. Kızıl'lığını gizliyor.
Bazı kitaplar var, beynime kurşun gibi saplanıp ince bir delik açıyor. Bu kitap bittiğinde de aynı böyle hissettim, beynimdeki tüm hücreler o deliktenBazı kitaplar var, beynime kurşun gibi saplanıp ince bir delik açıyor. Bu kitap bittiğinde de aynı böyle hissettim, beynimdeki tüm hücreler o delikten aktı sanki.
Girdiğim WTF hâlinden çıkamadım hâlâ...
[image]
[image]
- Kitabın tanıtımı okuduktan sonra kapağına bakarak bir kadının aldatma hikayesini okumayı bekliyordum. Bu düşüncemden dolayı kitabın üçte ikisini Layana'ya uyuz olarak geçirdim. Kalan kısmında ise kitaba girip kadının elini sıkasım geldi.
İki adamı seviyorum. İki adamı beceriyorum.
+ Kitabın orjinaline göz atmamış olmama rağmen iyi bir çevirisi vardı. Yorumlarımda sıklıkla yer eden yazım hataları falanda yoktu, şükürler olsun ki. Yayınevi iyi çalışmıştı.
- Kitap merakımdan dolayı bir çırpıda okunmuş olsa da okurken beni rahatsız eden anlatımı vardı. Genel olarak Layana'nın bakış açısıyla anlatılmış olan kitap bazen Brant'e bazen üçüncü kişiye geçiyordu. Bu gibi kitaplarda benim sorun ettiğim şey bunun düzensiz bir şekilde yapılıyor olması. Kitabın içinde bir tutarlılık, düzen isterim. Hayatımda son zamanlarda yer eden ciddi sorunlardan biri bu arada. Eğer metnin içinde italik yazı kullanıyorsanız belli yerlerde kullanılmasını, zaman atlaması yapıyorsanız aradaki bölüm sayılarının tutarlı olmasını istiyorum veyahut anlatıcı değiştirirken. Ki bu kitapta zaman atlamaları da vardı. Belli bir düzeni yoktu, okurken kafamı karıştıracak kadar dengesizdi. Kırdığım puanın büyük sebebi bu saydığım nedenlerden zaten.
+ Layana'nın Lee'nin görüştüğü kıza yaptıklarına başta anlam verememiş olsam da Lee'yi daha çok sevdiğimi söylemem lazım. O kıskanç, duygusal ve kendini yetersiz gören o adamdan hoşlanmıştım ben. İçindeki vahşi herif çok çekiciydi ama... Spoiler vermemek için burada susuyorum. Lee ile Layana'nın ayrılık sahnesi beni çok üzdü. Onun gidişine izin vermek Layana için ne kadar zor olduğunu iliklerime kadar hissettim.
Merhaba sinsice izlemek. Banim adım Layana. Tanıştığımıza memnun oldum.
Daha ne diyeyim ki okuyundan başka?
Homurdanması göğsümde titreşti. "Bu beni deli ediyor. Onu kıskınıyorum, biliyor musun?" Sahiplenişi sesinin aksi tonuna yansıyor, beni görmediğine şükrederek gülümsüyorum. "Kimi? Lee'yi mi?" "Evet, Lee'yi." Bu ismi sanki kirli bir şeymiş gibi söylüyor. "Bu karşılıklı bir durum. O da seni çok fazla kıskanıyor."
AH BENİM SESSİZ, YARALI, YALNIZ OĞLANIM! Bunca kitap okudum, ne senin gibisini ne de senin gibi hissettirmeyi başaranına rast geldim.
Bir kere Archer’ıAH BENİM SESSİZ, YARALI, YALNIZ OĞLANIM! Bunca kitap okudum, ne senin gibisini ne de senin gibi hissettirmeyi başaranına rast geldim.
Bir kere Archer’ın yaralı adam zaafıma hitap eden en mükemmel erkek oluşunu geçiyorum. Yahu ADAM KIZARIYOR, UTANIYOR, KENİDİNİ YETERSİZ HİSSEDİYOR, ÖĞRET BANA DİYOR ve NE YAPACAĞINI BİLMİYOR VE ÇİKOLATAN BİR BUKET KAPININ ÖNÜNE BIRAKIYOR. [image]
KONUŞABİLİRYORUM. SADECE GÜZEL ELYAZIMI İNSANLARA GÖSTERMEKTEN DAHA ÇOK HOŞLANIYORUM.
Ben ölmeyeyim de kim ölsün? [image]
Ağzımı açtım ve çığlık attım. Çığlık attım ama oda sessiz kaldı.
[image]‘Ben de Archerıyorum. Tanrım, seni çok Archerıyorum.’
Samimiyetle söylüyorum, hayatımda hayır diyemeyeceğim şeyleri sıralamaya başladığımda ilk sırayı çikolataya ayırdığım bir ömür geçirdim, geçiriyorum geçirmekten vazgeçmeyi hiç düşünmüyorum. O yüzden bu ufacık jest Archer’ı kaçırıp başka bir eve hapsedip onu kendime saklamak istememe neden oluyor.
Seni boğazındaki yaradan öpmek istiyorum Archer Hale.
Her ortaya çıkışında fazladan bir nefes alma ihtiyacı hissettiğim, kitaba sarılıp çığlık attığım ve içimi sımsıcak ettiği; yeri geldiğinde içimi titrettiği doğrudur. Kitabı ilk internetten indirip okumuştum o yüzden kapağını okşayıp bir set post-it’le sayfaları rengârenk yapmak bambaşka bir tat verdi. Kitabı kapattıktan beş dakika sonra işaretli yerlerden rastgele birini açıp tekrar tekrar okudum. ÖYLE GÜZELKİ!
Bir münzevi için tehlikeli derecede yakışıklı, tecrübesizliğiyle iştah kabartan ve MÜKEMEL HIZLI ÖĞRENME KAPASİTESİNE SAHİP, öğrendiklerini uygulamada ve biter bitmez tekrarını düşünmede aşırı yetenekli bu seksi adam ile ilgili sayfalarca şey yazmak istiyorum. ÇÜNKÜ ADAM PAKETİN İÇİNDEN KIVRILMIŞ CİPSLERİ AYIKLIYOR. ÇÜNKÜ ÇIĞLIKLARI DUYDUĞUNDA AYAKKABILARI OLMADAN KOŞUYOR. ÇÜNKÜ FIRTINA BAŞLADIĞINDA KİLOMETRELERCE YOLU KAPIDA BEKLEMEK İÇİN GELİYOR. ÇÜNKÜ YILLARDIR KESMEDİĞİ SAKALLARINI KESİYOR. ÇÜNKÜ KIZ İÇİN YAPMAYA KORKTUĞU HER ŞEYİ YAPIYOR! Bende tüm bunları okurken ölüyorum işte. [image]
‘Bunun olması gerekiyor muydu? Sadece öpüşmeyle yani?’
[image]Archer yanımda uzanırken işaret etti. ‘Bu yatağı önümüzdeki… üç ay filan içinde terk etmemiz için bir sebep var mı?’
Kendimi tutmazsam kitabın hepsini buraya dökeceğime adım gibi eminim sadece eklemek istediğim birkaç noktadan bahsedip kitaba sarılmaya devam edeceğim. [image]
‘Onlara senden uzak durmalarını bile söyleyemiyorum, Bree. Öylece oturup izlemek zorunda kalıyor ve bir halt bile edemiyorum.’
Bree, okuduğum kadınlar arasında en sevdiğim ve takdir ettiğimdir sanırım. Çabası, sabrı, aşkıyla Archer’ımı öyle güzel hayata döndürüyor ki. Onu sevmekten başka bir şey yapasım gelmiyor. *öhöm* Belki biraz kıskanıyor olabilirim elbette. [image]
… ‘Bana aşkın işaretlerini sordu ve bende ona senin ismini heceledim.’
Neden 500-600 sayfa değil Allah aşkına ya? Neden bize daha çok Archer yazmamış bu kadın! Daha uzun bir epilog, daha ayrıntıya inilmesini istediğim sahneler vardı kitapta. Kitapta mükemmel bir kimya vardı. Böyle karakterlere bayılıyorum. Ama şöyle de bir problem var bana kalırsa: Hız treninin duygusallık raylarında göklere tırmanırken aniden tutkunun raylarına geçiş yapıyoruz ve başka bir zirveye tırmanıp yeni semalara yelken açıyoruz. Aradaki çizginin daha belirgin, geçişlerin bu kadar ani olmadığı bir versiyonu nasıl olurdu acaba? [image]
‘Archer,’ dedim sonunda konuşmayı başka yöne çevirerek, ‘hani yemek dersinden bahsetmiştim ya. Bu cumartesi müsait misin? Senin mekânda. Saat beşte?’ Tek kaşımı kaldırdım. Hafifçe gülümsedi. ‘Bilmem. Sekreterime sormam lazım.’
Normalde bu yıl Braille alfabesini, bir sonraki yılda işaret dilini öğrenmeyi istiyordum. Ama Archer bir kez daha planlarımı yerle bir etti. Sanırım önceliğimi işaret diline vereceğim. Herkesin öğrenmesi, hatta okullarda eğitiminin verilmesi gereken bir dil olduğunu düşünüyorum. Bu kitabı da tekrar, tekrar okurum daha ben ve son bir şey daha, bizdeki masmavi kapak daha mükemmel değil mi? :D...more
İKİNCİ OKUMADA SADECE FANGİRLLİK YAPMAYA KARAR VERDİM. SEN NASIL GÜZEL BİR SERİSİN YA? BU NASIL GÜZEL Bİ’ BEAUTY AND BEAST RETELLINGİ?
Betül’ün kışkırtmİKİNCİ OKUMADA SADECE FANGİRLLİK YAPMAYA KARAR VERDİM. SEN NASIL GÜZEL BİR SERİSİN YA? BU NASIL GÜZEL Bİ’ BEAUTY AND BEAST RETELLINGİ?
Betül’ün kışkırtmasıyla seriye başlayan Zeyno’nun o saf heyecanı bana uzun zamandır yapmak istediğim re-read’i hatırlattı. seriyi ilk tanımamın üzerinden neredeyse altı buçuk yıl geçmiş. hâlâ üstümdeki etkisinin aynı olması, sanki ilk defa okuyormuşum gibi heyecan içinde olmam hiç değişmeyecek şeyler arasında muhtemelen.
buradan sonra spoiler yerseniz sorumlusu değilim
bi’ kere, retellinglere bayılırım hele de en sevdiğim masal olan güzel ve çirkin retellinglerine... burada da şahane işlenmiş bir retelling vardı.
karakterler, peri dünyası, büyünün gücü ve diğer her şeyiyle ben bu serinin delisiyim. herkesle bi’ noktada bağ kurabildiğim, Feyre’nın verdiği mücadeleyi kemiklerimde hissettiğim; mücadelenin, fedakârlığın, içten pazarlığın ve kibrin tadını aldığım, Lucien’ı sarıp sarmalamak istediğim ama tek bir kişiye tav olduğum bir okuma her zaman. kötünün, kibrin, ipeksi saçların, sinsi bi’ herifin hayranı olduğum, hiçbir şey yokken bile içimi yakan o kişinin hâlâ delisiyim.
(view spoiler)[ ALLAH PEYGAMBER AŞKINA, %45’TE ADSIZ SANSIZ BİR ŞEKİLDE GELİP GİTTİĞİNDE DAHİ, İLK OKUMA BİNİNCİ OKUMA FARK ETMEKSİZİN TAV OLMUŞTUM. HÂLÂ AYNI ŞEYLERİ HİSSEDİYORUM. OF BU KÖTÜ, PİS, ÇIKAR VE MENFAAT LORDU GİBİ DURAN İÇTEN PAZARLIKÇI PİÇ KURUSUNUN SEKSİLİĞİNİ GÖRMEZDEN GELEBİLMEK ÇOK ZOR. -manitim duymasın da- HANİ BENİ DE RENKLERİNE BOYASA KEŞKE. (hide spoiler)]
sakin değilim ama -miş gibi yapmaya çalışalım.
* ilk okumadan yorum TASLAĞIN BİLE GÜZEL VİCDANSIZ!
[image]
ATIN BENİ KAZAN'LARA, NEREDE İKİNCİ KİTAP!
Fantastik edebiyatının içinde zehir gibi yayılan ergen muhabbetlerinden o kadar sıkılmıştım ki çok sevdiğim bu türden uzaklaşmaya başlamıştım. Uzunca bir süre bu türden, hiç değilse want to read listeme eklediklerim haricinde, bir kitap okumayacaktım. Bu kitabı da yaklaşık bir buçuk yıl önce Goodreads Choise Awards adaylığı sırasında keşfetmiştim. Bu ay okuyacağım kitapları listelerken bunu da yazayım da aradan çıksın diye düşünüyordum ama... Ama bu kitap... HA - Rİ - KAY - DI!
Tek ela gözünün büyüdüğünü odanın diğer ucundan bile görebiliyordum. Burnunu çekti, dudaklarını kıvırıp bembeyaz dişlerini gösterdi, sonra diğer periye döndü. "Şaka yapıyorsun," dedi usulca. "Bu sıska şey üvez okuyla Andras'ı yere sermiş, öyle mi?"
Kitabın ilk sayfasından son sayfasına kadar hiç azalmayan bir tempo vardı. Her sayfayı yüreğim ağzımda okudum, her sayfada heyecandan kıvrandım. Bir sayfa daha diye diye geceleri zor uyudum. Daha erken bitmemesinin nedeni annem ve işleri, ha bir de babam ve işleri oldu.
"Suyu içersem ne olur?" Tamlin düşük omuzlarını kaldırdı ama sonra yeniden saldı: kederini dışa vurduğuna sevinmiş gibiydi. "Efsanelere göre son nefesini verene kadar mutlu yaşarsın." Sonra hemen ekledi: "İkimiz de birer bardak içsek fena olmaz." "Bütün göleti içsem bana yetmez," dedim. Güldü. "Bir günde iki espri. Bu Kazan'ın bize gönderdiği bir mucize."
Feyre'nin savaşçı ruhu, Tamlin'in fedakâr yanı ve Lucien'ın dostluğu çok güzel yansıtılmıştı. Ama favori karakterim Fayre'den sonra Rhysand oldu ya da Tamlin... Bilmiyorum, başa baş gidiyor da olabilirler.
Şimdi kafamda bir soru işareti var büyük bir soru işareti: Rhysand, Feyre'yle vedalaşırken ne oldu da o kadar dehşete düştü?
Yeşil yüzlü peri, "Ne yapıyor bu?" diye söylendi yeniden. Kalın, zarif bir ses ona yanıt verdi. "Tuzak kuruyor." Rhysand. "Ama Middengard..." "Koklayarak görür," diye karşılık Rhysand. Kanalın kenarında duranlara bakıp onu bulunca ters ters baktım. Ama o gülümsüyordu. "Ve Feyre artık görünmez oldu."
Kitapları Füsun’a yollayınca bir re-read yapasım geldi. • Az bir olaydan bahsedip diyeceğimi dedikten sonra kaçacağım:
Alec Kenleight büyük bir komploya Kitapları Füsun’a yollayınca bir re-read yapasım geldi. • Az bir olaydan bahsedip diyeceğimi dedikten sonra kaçacağım:
Alec Kenleight büyük bir komploya kurban gider; saldırıya uğrar, bilincini kaybeder, bir gemiye bindirilip Kolonilere köle taşıyan gemilerden birinde başka bir suçlunun yerine geçirilir. Yetmezmiş gibi kendinde olamayacak kadar hastadır. Bu hasta hâliyle kimsenin işine yaramayacak olsa da beş sterline bir toprak sahibine köle olarak satılır.
Olan biten burada bahsettiğim gibi; Alec’i satın alan kişi toprakları babası adına idare eden Cassie. Genel toprak sahibi kişilere göre altlarında çalışanlara karşı daha insaflılar. Ama bu yeni ve yakışıklı işçisi hastalıktan kurtulup bir soylu olduğunu iddia edince işler azıcık karışıyor.
Karakterleri, kurguyu, yazarın tarzını ve çeviriyi sevdim. Bu ikinci okuyuşumda bazı yerlerin bana uzatılmış gelmesi haricinde her şey çok güzeldi. Yazarın en büyük talihsizliği Koridor Yayınları’nın historical basmaktan vazgeçmiş olması. Ne yazık ki bugüne kadar yazarcığıma sahip çıkan başka yayınevi de olmadı. Oysa öyle güzel bir kalemi var ki böyle boynu bükük kalması beni üzüyor. Umarım birileri tekrar kendisini keşfeder de yeni kitaplarını görürüz/görürsünüz....more
Kitabı okuduğumda yaptığım yorumu gözden geçirirken ne okuduğumu hatırlamadığım nadir kitaplardan biri olduğunu faİLK OKUMA:(view spoiler)[ 27.04.2015
Kitabı okuduğumda yaptığım yorumu gözden geçirirken ne okuduğumu hatırlamadığım nadir kitaplardan biri olduğunu fark ettim. Beğendiğimi hatırlıyorum, İgnazio'yu hatırlıyorum ama kurgu açısından hiçbir şey yok. Bu nedenle verdiğim puanı da silmeyi doğru buldum. Eğer devamını okumaya karar verirsem -ki okuyacağım- tekrar okumaktan başka çarem yok. (hide spoiler)] Seriye devam etmeden önce zaten bir re-read planım vardı ancak son kitabın çıkmasını bekliyordum. Baktım yayınevi hali hazırda son kitabı heyecanla beklenen serisine devam etmek yerine Sempre'ı baskıya hazırlıyor; dedim oku gitsin kızım. Daha çok bekleriz bu gidişle. Bknz Ruhumdaki Canavar çıkış tarihi: 11.11.2015
Türünün en güzel kitaplarından biri, Naz deseniz en harika erkeklerden... Ben daha ne isteyeyim? Tabii ki de devamını. :) -zaten okuyor-
Konuşmazsam çatlayacakmışım gibi hissediyorum o yüzden kusura bakmayın. :) Kitap çevrildiğinden beri gelen giden yorumları takip ediyorum ve açıkçası sadece gülüp geçiyorum. Yani, arkadaşlar göz var izan var; kitabın ana türü Dark, alt olarak erotica var, BDSM var... Eee, tüm bunlar ortadayken okurken ne bekliyorsunuz? Çiçek, böcek? Aşkından kul köle olacak bir erkek mi? Kimse kimseye silah zoruyla kitap okutmuyor sonuçta, eğer türü sevmiyorsanız gerçekten okumayın. Sevmemenizi anlayabilirim, sevmek kadar sevmemekte hepimizin en tabii hakkıdır zaten ama kitabı bu kadar yerden yere vurmak... Bana göre yanlış. Bir kitabı sevmediyseniz o kitabın kötü olduğuna kanaat etmek yerine bu benim kitabım değilmiş, demenizi tavsiye ederim.
İgnazio'yu pedofili-sübyancılıkla suçlayanlar var ama fantezi diye bir şey duydunuz mu? Biz burada buna sugar daddy diyoruz çünkü... Naz 38 yaşında bir erkek olabilir, bende Karissa'ya yakın bir yaştayım ve kendimden büyük birine aşık olacak olsaydım bunun Naz olmasını isterdim. Aralarındaki ilişkide de Karissa da İgnazio'da her şeyin farkındaydı. İgnazio, birçok defa ilişkilerini sonlandırabilmesi için fırsat verdi kimse kimseyi bir şeye zorlamadı velhasılı, gayet istekliydi iki tarafta.
Sonuçta boş bir tartışma bence, beğenmediyseniz tür size hitap etmiyordur ve bir deneyim olmuştur, bir daha bulaşmazsınız olur biter. Dünyanın sonu değil ya......more
bi’ ay geçmeden yeniden buraya geldim, elimde değil. beşinci okumam bittiğinden beri yeniden başlamak istiyordum, bu isteğe karşı koyamadım
beşinci okubi’ ay geçmeden yeniden buraya geldim, elimde değil. beşinci okumam bittiğinden beri yeniden başlamak istiyordum, bu isteğe karşı koyamadım
beşinci okuma notu: iskoç romanları benim aşil topuğum ama bu yüzyılda yaşayan mağara adamı, iskoç Braden bambaşka bir zirve.. hiç eskimiyor
××× Mesele Braden ise hiçbir zaman yetmiyor. (whatsapp’daki salya akıtan emojiden milyon tane) • İşte biz de Braden gibi bir adamı okuduktan sonra normal yaşama adapte olmaya çalışıyoruz. Daha ne olsun! ÇÜNKÜ. ADAM. MUAZZAM. BİR. VARLIK. Bkn; KENDİSİ BU YÜZYILDA YAŞAYAN YAZILMIŞ EN GÜZEL, EN İSKOÇ, EN MAÇO, EN EN EN EN EN EN EN EN EN EN EN İYİ ERKEK! Adam ağzını açtığı anda Güneş’e çıkmış dondurma gibi erimek nedir, siz söyleyin!
Şimdi, baktım geçen gün @Hulya ablam re-read yapıyor, dün de @aysegwn ve @Seda ablalarımı görünce dedim benimki de can! Yazıktır, günahtır! Buraya birkaç alıntı bırakmak istedim aslında ama kitabın yarısını -şaka falan değil- işaretlediğim için seçim yapmaya üşendim. Malum, Braden’in olduğu her an müthiş ötesi bir durum söz konusu oluyor.
Yorumumu pek sevgili dostum, aşüftem @ilknur a.k.a. iko’dan çok sevdiğim bir alıntıyla noktalamak istiyorum: BRADEN CARMICHAEL TARAFINDAN KURTARILMAYA İHTİYACIM VAR!
Ve son bir not: Normalde okuduğum edisyonu eklerim ama ing kapaklarından daha güzel bu kapak. Hatta DEX tarihinde başka bir örneği olmayan bir durum, o yüzden böyle kalsın istiyorum.
°
ikinci okuma: Akışımda şu aralar sık sık gözüme takılan, okuduğum ama Braden'in adından başka hiçbir şey hatırlamadığım kitabı tekrar okudum. Sonra oturdum düşündüm, kitap hafızam bu kadar iyiyken -övünmek gibi olmasın- nasıl unutmuşum bu enfes şeyi?
Elimi uzattım. “Biletimi geri ver Braden. Şaka yapmıyorum." Başını sallayıp bileti arka cebinden çıkardı. “Bu bileti mi?” “Evet. Ver onu bana.” Sonra öfkeden aklımı kaçırdım. Braden biletimi yırttı. Parçaları yere düştü. “Hangi bilet?”
Braden... Oy, oy, oy Adam gıcık ama İskoç! Adam ukala ama İskoç! Adam seksi ve İskoç!
İşte kitabı tekrar tekrar okumak için üç güzel neden. :D...more
forumlarda bunu bulup okuduktan sonra devamı yok diye küçük bir depresyona girdiğim günlerin üstünden asır geçti, her şeye rağmen kitabı geldi ve ben forumlarda bunu bulup okuduktan sonra devamı yok diye küçük bir depresyona girdiğim günlerin üstünden asır geçti, her şeye rağmen kitabı geldi ve ben henüz okumadım. neyse, elimdeki re-readler bitsin, ufaktan zaten bi’ Twilight’ım geliyordu bunu da artık katarım içine....more
Alacakaranlık'tan daha iyi olmasına rağmen devamının gelmemiş olması... Evet, kötü bir şaka gibi.Alacakaranlık'tan daha iyi olmasına rağmen devamının gelmemiş olması... Evet, kötü bir şaka gibi....more