i have no more tears left! my heart broke again and again with every word. this book is the most heartbreaking thing iʼve ever read in my life! and alsi have no more tears left! my heart broke again and again with every word. this book is the most heartbreaking thing iʼve ever read in my life! and also not five but a thousand stars for this
»» dizi haberini görünce aklıma düştü yine. ağlamaktan gözlerim şişti, başım zonkluyor. her seferinde nasıl aynı şekilde etkileniyorum asla anlamıyorum! ...more
itaat yeterli değildir. Acı çekmiyorsa nasıl emin olabilirsin kendi iradesine değil de senin iradene boyun eğdiğinden? İktidar acı vermek ve aşağıl
itaat yeterli değildir. Acı çekmiyorsa nasıl emin olabilirsin kendi iradesine değil de senin iradene boyun eğdiğinden? İktidar acı vermek ve aşağılamaktır. İktidar insan zihinlerini paramparça etmek ve kendi seçtiğin yeni şekillerde onları tekrar birleştirmektir. Ne tür bir dünya yarattığımızı görmeye başladın mı artık? Eski reformcuların hayal ettiği o aptalca hedonist Ütopyaların tam tersi. Korku, ihanet ve işkence dünyası, ezme ve ezilme dünyası, kusursuzlaştıkça daha az değil daha çok acımasız laşan bir dünya. Bizim dünyamızda ilerleme, daha fazla acı verme konusunda ilerlemedir. Eski medeniyetler sevgi ya da adalet üzerine kurulduklarını iddia ettiler. Bizimki nefret üzerine kurulmuştur. Bizim dünyamızda korku, öfke, zafer ve kendini aşağılamadan başka duygu yoktur. Geri kalan her şeyi yok edeceğiz - her şeyi.
bazı kitapların üzerine söz söylemeye hiç gerek olmuyor. bu kitap da onlardan biri. Orwell, büyüleyici ve biʼ o kadar zehirli biʼ kalem. ...more
Balzac romanlarıyla büyük biʼ kalem olduğunu hissettiriyor ama şu öyküleriyle bambaşka biʼ zirveye çıkmış. Sarrasine de okurken biʼ önceki öyküsüyle aBalzac romanlarıyla büyük biʼ kalem olduğunu hissettiriyor ama şu öyküleriyle bambaşka biʼ zirveye çıkmış. Sarrasine de okurken biʼ önceki öyküsüyle aynı hayranlık hislerini verdi bana.
Pygmalion mitini yerle bir etmesi mi dersiniz, oluşturduğu o karamsar, gizemli ortam mı dersiniz yoksa ağır ağır gelen o hayranlığın gergin biʼ şaşkınlığa dönüşme hissi mi......more
siz anlatıcısıyla okuru karakterin bizzat kendisi haline getirmek muazzam biʼ deha işi. okurken her daim karakterin içine ışınlanmışım da biri kulağımsiz anlatıcısıyla okuru karakterin bizzat kendisi haline getirmek muazzam biʼ deha işi. okurken her daim karakterin içine ışınlanmışım da biri kulağıma sufle veriyor, ben de benim için yazılmış replikleri canlandırıyorum gibi hissettim. eserin güncel biʼ türkçe çevirisi olmayışı çok üzücü...more
yaralı biʼ aristokrat saygın biʼ kadın çekişmeli biʼ ilişki
gelmiş geçmiş en göz kanatıcı kapaklardan biriyle çevirilmiş olsa da benim için türünün en iyyaralı biʼ aristokrat saygın biʼ kadın çekişmeli biʼ ilişki
gelmiş geçmiş en göz kanatıcı kapaklardan biriyle çevirilmiş olsa da benim için türünün en iyilerindendi. çiftin kimyası, olayların sırf inat olsun diye geldiği noktalar ve karşısındakini şaşırtmak için yapılan hamleler...
mesela Lordumun kızla dans etmek için yaptığı şeye bakın ...more
Türkçe istediğini yap denilince gönlümde aynı etkiyi yapmıyor. çünkü bu söz için lisans hayatım boyunca, farklı farklı derslerde k
fait ce que voudrais
Türkçe istediğini yap denilince gönlümde aynı etkiyi yapmıyor. çünkü bu söz için lisans hayatım boyunca, farklı farklı derslerde kim bilir kaç sayfalık ödev yazdım. kaç derste üzerine tartıştım...
kitabı ben o yıllarda, okuduğum büyüklü küçüklü biʼ dolu pasajla biliyorum. o yüzden yıllarda oturup baştan sona bir türlü okuyamadım. Hümanizmʼin en güçlü temsilcilerinden Rabelaisʼnin aslında beş kitap olarak kaleme aldığı serinin ikinci kitabı.
burada binlerce teknik şeyden bahsetmek yerine neden yıllardır beni bu kadar etkilediğinden bahsetmek istiyorum...
öncelikle roman sanatının izlerini taşıması beni kalbimden vurmuştu, ama hepsinden öte, dönemin şartlarında, düşüncelerini kaleme alabilmek için böylesine bir kurgusal ortam oluşturup sansürle mücadele etmiş olmasına hayran kalmıştım.
her noktası göndermelerle dolu olan kitap aslında bir dev ailesinin yeni üyesi olan Gargantuaʼyı anlatıyor. ismi bir anlamda büyük yiyiciyke bir noktada da annesinin que grand tu as (ne irisin) ifadesinin bitiştirilmiş halinden geliyor. aslında bu büyük yiyici, dönemin yiyici kurumunun mizanseni olarak karşımıza çıkıyor. mevcut sömürü sistemine karşı eleştirisini bu şekilde edebileştiren Rabelais, her şeyi kısıtlayan bu kurumun karşısına istediğinizi yapmayı salık veren bir öğreti koyuyor.
işte hümanizmanın hayat bulduğu o sözler:
Bütün hayatlar yasalara, tiziklere veya kurallara göre değil, kendi serbest iradelerine ve keyiflerine göre düzenlenmişti. Canları istediği zaman yataklarından kalkar, içlerinden geldiği zaman yer içer, çalışır, uyurlardı; onları kimse uyandırmaz, kimse içmeye, yemeye, ya da başka bir şey yapmaya zorlamazdı. Düzenlerinde yalnız şu kural vardı:
bu kitabı nerede görüp listeme çektiğimi hatırlamıyorum ama o ana o kadar minnettarım ki! ilk andan beri kitaba bayılacağımı hissediyordum, beni kendibu kitabı nerede görüp listeme çektiğimi hatırlamıyorum ama o ana o kadar minnettarım ki! ilk andan beri kitaba bayılacağımı hissediyordum, beni kendine çekişi belli ediyordu ama okuduğum anda bu hislerimden emin oldum.
büyülü gerçekçilik açısından güzel biʼ eser ama sadece bu da değil. yazarın dili öylesine şairane ve çeviriyle bunu öyle güzel aktarmışlar ki okurken kitaba ara vermek zorunda kaldığım anlardan ölesiye nefret ettim.
kuşaktan kuşağa devam eden bir anlatı aslında. her adımda farklı biʼ dünyaya sürükleniyormuşum gibi hissettim. son cümleye kadar da beni aynı şekilde taşımayı başardı yazar. tekrar etmem gerekirse bayıldım, aşık oldum. şahane!...more
“Değiştiremeyecekleri şeyler yüzünden insanlardan nadiren hoşlanmam,” diye alaycı bir şekilde yanıtladı Sebastian
BU KİTAP BENİM CRUSHLARIMDAN BİRİ!
“Değiştiremeyecekleri şeyler yüzünden insanlardan nadiren hoşlanmam,” diye alaycı bir şekilde yanıtladı Sebastian.“ Genelde onlardan hoşlanmamam için yeterince sebebim olur.”
bu kadar coşkulu giriş yapmamın sebebi, 9 yıl önce historical romance okumaya başladığımda okuduğum ilk üç kitap arasında yer almasına, bu türden sayısız kitap okumama rağmen Sebastian’ın yerini sarsılmaz bir şekilde koruması! yani aradan geçen bunca yıla rağmen uzatmadan, tam dozunda okuma keyfi verebilen bir kitap.
ne ararsan var türünden bir kitap: Gretna Green’a kaçış, anlaşmalı evlilik, iradeli kadın karakter ve ultra çapkın erkeğin (Şeytan diye ortamlarda biliniyor) durulup ideal kocaya dönüştüğü ilişki
bi’ de ben şu alıntıyı okuyunca DREW’UN (bkz: Karmakarışık) BÜYÜK BÜYÜK DEDESİ OLABİLİR MİSİN SEBASTIAN? diye sorguladım baya baya adhajdjfhasd Drew şapşalı da aşık olduğunda grip oldum ben sanırım diye kendini kandırıyordu ajsdhfjahsdjfhajsdh Sebastian da görüldüğü üzere ateşlendiğini düşünüyor, kesin bi’ kan bağı var
Hastalığa benzeyen bir tür ateşli huzursuzluktu bu. Ona bir odadan diğerine gidene kadar ne istediğini unutturan bir şeydi. Daha önce hiç böyle olmamıştı... Dikkati dağılmamış, sabırsız davranmamış ve hasretle acı çekmemişti
“Fakat insanın içindeki tüm kötü şeyler ancak kök salmadan sökülebilir, bir kez köklendi mi artık kökü kurutulamaz; ...”
bu seriden okuduğum üçüncü
“Fakat insanın içindeki tüm kötü şeyler ancak kök salmadan sökülebilir, bir kez köklendi mi artık kökü kurutulamaz; ...”
bu seriden okuduğum üçüncü kitap. beğenmediğim olmadı ama şimdilik bunun kadar hiçbirini de beğenmedim. şahane bir öykü, uzun zaman basılmamış olması ise büyük talihsizlik.
isteklerinin ne şekilde sonuçlanamayacağını kestiremeyen, gelen uyarılar karşısında üç maymunu oynayan ve ipuçlarını görmek istemeyenlerin oluşturduğu klişe bir olay örgüsü var. ama dili, ilerleyişi her şey şahaneydi....more
moi, k.y.a.
>
Books:
0-favorites
(181)
Loading...